
İslamda Sağlık Ve Sıhhat!
Mehmet Bina
Dünyada 7-13 Nisan “Dünya Sağlık Haftası” olarak kutlanmaktadır.
Dinimiz, sağlık ve sıhhata belirli gün ve belirli haftalarda değil, daima sağlımızı korumamızı emretmektedir.
Dilimizde sıkca kullandığımız ''Her işin başı sağlık”, “sağlık olsun”, “Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi”
atasözlerimiz var bunlar saglik ve sıhhatin önemini bize bildirmektedir.
* İbni Abbas radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“İki nimet vardır ki, insanların çoğu bu nimetleri kullanmakta aldanmıştır: Sıhhat ve boş vakit.” (Buhârî, Rikak 1)
Bu iki nimeti Allah’a yaklaşmak yolunda kullanmakta dikkatli ve titiz olmakla beraber, ilk ve temel şart olduğunu bilmemiz lazım.
* Sağlık ve sıhhat nimetini anlamamız için bu dünyada Allah Teâlâ hastalıkları yaratmıştır.
Hastalık ve musibetler insana dünyanın geçiciliğini ve güvensizliğini hatırlatırlar.
* Peygamberimiz {sav}, de hastalık anında tedavi olmamımızı tavsiye etmektedir.
* Sad İbn Vakkas {ra} hastalanmış Peygamberimiz (sav) ziyaretine gitmiş. Sad İbni Vakkas'ı evinde hasta yatar görünce "Haris bin Kelde'yi çağırın, O iyi bir hekimdir, sizi tedavi etsin." buyurmuştur. (Ebu Davud, Tıb 12).
"Allah derdi de çareyi de verdiği gibi, her dert için bir ilaç yaratmıştır. Bu sebeble tedaviye devam ediniz. Fakat haramla tedavi etmeyiniz." (Ebu Davud, Tıb 11).
"Allah şifanızı sarhoşluk veren şeylerde yaratmamıştır." (Buhari, Eşribe 15).
Hastalıkta insan nimeti idrak eder, ama sıhhate dönünce yine unutur. Asıl bahtiyarlık çok geç olmadan sıhhatin kıymetini sağ-sâlim iken bilmek ve şükrünü eda etmektir.
Hz. Mevlânâ buyuruyor: “Ey masal ve hikâye olmuş, kendinden geçmiş adam. Masalı ne vakte kadar dinleyeceksin?
Bir kabrin başına git de otur ve düşün.
Ey bilgisiz kişi!
Ömrünün atlasını, gurur terzisi ay makasıyla parça parça edip duruyor. Sen hâlâ: «Yıldızım beni güldürseydi…» deyip duruyorsun.”
*Ebü’l-Fazl Abbas İbni Abdülmuttalib radıyallahu anh şöyle dedi:
- Yâ Resûlallah! Bana Allah Teâlâ’dan isteyeceğim bir şey öğret, dedim.
- “Allah’tan âfiyet dileyin!” buyurdu.
Aradan birkaç gün geçtikten sonra tekrar yanına geldim ve:
- Yâ Resûlallah! Bana Allah Teâlâ’dan isteyeceğim bir şey öğret, dedim.
- “Ey Abbas! Ey Resûlullah’ın amcası! Allah’tan dünya ve âhirette âfiyet dileyin!” buyurdu. (Tirmizî, Daavât 85.)
bir gün Resûl-i Ekrem minbere çıkmış, sonra ağlamaya başlamış ve ashâbına, “Allah’tan af ve âfiyet dileyiniz; zira bir kimseye imandan sonra âfiyetten daha hayırlı bir şey verilmemiştir” (Tirmizî, Daavât 106) buyurmuştu.
* Bir savaşta da ashâbına “Düşmanla karşı karşıya gelmeyi istemeyin; Allah’tan âfiyet dileyin.” (Buhârî, Cihâd 112, 156) buyuruyor.
Âfiyet, sağlık, hem beden hem ruh sağlığını hem bütün sıkıntılardan kurtulmayı ifade ettiği gibi, dünyada ve âhirette insanın başına gelebilecek her fenalıktan kurtulma temennilerini de ihtiva etmektedir.