İHTİYAR ODUNCUNUN NEFİS TERBİYESİ...
Mehmet Bina
Büyüklerden biri, arkasına odun yüklenmiş, güçlükle yürüyen bir ihtiyara rastladı. Onun hâline bakarak:
“–Ey ihtiyar! Senin rızık verici olan Allâh’a itimadın kalmadı mı ki, şu yaşında hâlâ bu mihneti çekiyorsun? Yoksa sana bakacak kimse yok mu?” dedi.
İhtiyar oduncu, muhatabının manevi idrak eksikliğini gidermek için gözlerini semaya kaldırıp ellerini açarak
“–Yâ Rabbî! Şunları altına dönüştür!” der demez odunlar altın oluverdi.
Bu kerameti gören zât, bu defa şaşkınlıkla: “–Böyle bir mertebeye ulaşmış bir kimse, niçin odun taşıyor?” diye sordu.
İhtiyar oduncu dedi ki: “–Evlâdım, bunu nefsimin beni kul olarak bilmesi ve kulluk dairesinin dışına çıkmaması için yapıyorum. Zîrâ Hak katında makbûliyet, kulluktaki istikâmet nispetindedir…”
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları
HZ. ALİ'NİN (R.A.) BİR KARINCAYLA SINAVI
Hazret-i Ali (r.a.) bir gün yolda aceleyle giderken farkına varmadan bir karıncayı incitti. İncinen karınca, elini ayağını oynatarak yerde çırpınmaktaydı. Hazret-i Ali, karıncanın içine düştüğü durumu görünce pek üzüldü. O Allah’ın Arslan’ı, bir karıncanın incinmiş hâlinden dolayı perişan oldu. Karıncanın kendine gelip yürümesi için bir hayli emek sarf etti, birçok çareye başvurdu. Fakat nafile...
O gece Hazret-i Ali, rüyasında Rasûlullah Efendimiz’i gördü. Efendimiz ona şöyle buyurdular:
“‒Ey Ali! Yolda acele etme! İki gündür bir karınca yü¬zünden gökler mâteme boğuldu. Buna da sen sebep oldun. Yoldaki karıncayı incittin. Öyle bir karıncayı incittin ki, o Allah’ın narin ve hassas bir mahlûkuydu. Vazifesi, Allâh’ı zikretmekti.”
Hazret-i Ali’nin vücudu titremeye başladı. Allah’ın Arslan’ı, bir karınca yüzünden ne hâllere düşmüştü. Efendimiz:
“‒Merak etme! Allah indinde şefaatçin, yine o karınca olacak. O karınca Cenâb-ı Hakk’a ilticâ edecek ve: «Yâ Rabbi! Hazret-i Ali bu işi kasten yapmadı. Ba¬na bir zarar verdiyse de o, Sen’in veli bir kulundur. Sen onu bağışla!» diyecek.” buyurdular.
Ey yiğit! İyi bil ki böyle bir mâneviyat arslanının bir karıncaya karşı bu hâle düşmesi, dinî hassasiyetinden kaynaklanıyordu. Görüldüğü üzere Hazret-i Ali gibi haşmetli bir yi¬ğit bile, bir karınca yüzünden nasıl dertlere düştü!
Hakk’ın tecellilerinden haberdar olan, Allâh’ın emrine uyan ve bu emre göre hareket eden kişiye ne mutlu!
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, 40 Soru 40 Cevap, Erkam Yayınları