Hz. Hatice validemizin selamı!
Mehmet Bina
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hatice radıyallahu anhâ’yı cennette, içinde hiçbir gürültünün duyulmayıp hiçbir yorgunluğun hissedilmeyeceği, inciden yapılmış bir köşkle müjdeledi.
(Buhârî, Umre 11, Menâkıbü’l-ensâr 20, Nikâh 108, Edeb 23)
Bu hadîs-i şerîften öğrendiğimize göre, Resûlullah Efendimiz’e Cebrâil aleyhisselâm’ı gönderen, vefalı eşi Hz. Hatice’yi cennetle müjdelemesini emreden yine Allah Teâlâ’dır. Hz. Hatice annemiz Allah’ın Resûlü’ne, ona kimsenin inanmadığı bir zamanda inanmış, dâvasının hak olduğunu söyleyerek ona güç vermiş, hiçbir desteğinin bulunmadığı bir sırada malını, mülkünü İslâm uğrunda harcamaktan çekinmemiş, İslâmiyet’ten önce on beş, İslâmiyet’ten sonra da on yıl olmak üzere tam 25 yıl süreyle sevgili ve vefalı hayat arkadaşının en büyük destekçisi olmuştu. Allah Teâlâ da vahiy meleğini göndererek onu cennette nâil olacağı nice nimetlerden biriyle müjdelemiş ve kendisini sevindirmişti.
Taberânî’deki rivayete göre, Resûl-i Ekrem Efendimiz Hz. Hatice’ye Allah Teâlâ’nın selâmını tebliğ edince, İslâmî edebin inceliklerini iyi bilen bu büyük insan,
اَللّٰهُمَّ أَنْتَ السَّلَامُ وَمِنْكَ السَّلَامُ تَبَارَكْتَ يَا ذَا الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ
Selâm O’dur ve selâm O’ndandır. Cebrâil’e de selâm olsun” diyerek Allah’ın selâmını almıştı.
Burada olduğu gibi, aşağıda gelecek hadislerde de hem Allah Teâlâ’nın hem de Resûlü’nün müjde verilmeye lâyık kimseleri çeşitli vesilelerle sevindirdikleri görülecektir.
Bizim bundan alacağımız ders şudur: Müslümanların yapmakta oldukları güzel işleri daha fazla bir şevk ve heyecanla yapmalarını sağlamak ve kendilerine verilecek müjdelerle yaşama sevinçlerini artırmak güzel bir davranıştır. Elinde böyle imkânlar bulunan kimselerin onu esirgemeden kullanmaları gerekir.
Efendimiz’in sünnetine uyarak, kıldığımız farz veya sünnet namazlardan sonra “Allâhümme ente’s-selâm”ı hepimiz okuruz. Ama bu zikirden önce üç defa, “Allah’tan beni bağışlamasını dilerim” anlamında “estağfirullah” deme âdeti pek yaygın değildir. Resûl-i Ekrem’in farz namazlardan hemen sonra okuduğu bu istiğfârı, biz de hiç değilse tek başına kıldığımız namazlardan sonra okumalı ve onun bu sünnetini yaşatmalıyız.
İnsan namazdan çıkınca Rabbinin huzurundan ayrılır. Namazdan sonra istiğfâr etmekle, “Rabbim! Sana sunmam gereken kulluğu gereği gibi yapamadım; beni bağışla!” diyerek bu kul-Rab ilişkisini pek güzel bir şekilde sürdürmüş olur.
Hadisten alacağımız Mesajlar
1. Hz. Hatice, kendisinden Allah Teâlâ’nın hoşnut olduğu bir insandı. Bu sebeple daha hayattayken cennetle müjdelendi.
2. Mü’minleri güzel haberlerle sevindirmek Allah Teâlâ’nın âdetlerinden olduğu için bu ilâhî sünneti yaşatmak gerekir.
3. Cennette, hiçbir gözün görmediği nimetler arasında, en kıymetli taşlardan yapılma köşkler ve saraylar da vardır.
4. Sessizlik ve sessiz bir ortam çok kıymetli bir nimettir.
5. Farzdan sonra 3 defa istiğfar getirip sonra “Allâhümme ente’s-selâm ve minke’s-selâm tebârekte yâ ze’l-celâli ve’l-ikrâm: okunmalı.