Mehmet Bina

HZ. ALİ'Yİ AĞLATAN OLAY

Mehmet Bina

Hz. Ali bir gün evinde oturuyordu. Kapı çalındı. Hz. Ali kalkıp kapıya baktı. Komşularından biri gelmişti. Komşusu ona selam verdi. O da onun selamına cevap verdi. Sonra Hz. Ali komşusuna:
-Ne istiyorsun? Diye sordu.
Komşusu utanarak:
-Şu kadar paraya ihtiyacım var. Bana borç para verir misin? Dedi. Hz. Ali eve girdi. Komşusunun istediği parayı alıp geldi. Komşusuna verdi. Komşusu istediği parayı alınca sevinerek dönüp gitmişti.
Hz. Ali de eve girmiş, oturup derin bir düşünceye dalmış, sonrada ağlamaya başlamıştır. Hz. Fatıma efendisinin ağladığını görünce ona şöyle demişti:
-Ey Efendim! Neden üzülüp ağlıyorsun? Komşumuzun istediği parayı ona verdin. Sevinmen gereklidir.
Hz. Ali ona şöyle cevap vermiştir:
-Ey Fatıma! Sen komşuluğu bu kadar kolay mı sanıyorsun? Bizim görevimiz, komşumuzun halini sormaktı. Böyle bir ihtiyacı olduğunu öğrenince o gelip istemeden önce, o parayı götürüp ona vermekti. Neden görevimizi yapamadık diye üzülüyorum....                        

TEMİZ DİL VE KALBTEN DAHA GÜZEL BİR ŞEY YOKTUR
 Lokman Hakîm marangozluk yapan Habeşli bir köle iken efendisi:
“Bana bir koyun kes ve koyunun en temiz iki azasını getir.” dedi.
Lokman Hakîm bir koyun kesti ve koyunun diliyle kalbini getirdi.
“Bundan daha temizi yok muydu?” diye sordu.
“Hayır” diye cevap verip sustu. Bir zaman sonra: “Bana bir koyun daha kes ve en kötü iki azasını getir.” dedi.
 Bir koyun daha kesti ve önceki gibi dilini ve kalbini getirdi. “Ben sana en temiz iki azasını getir dedim. Dilini ve kalbini getirdin. Sonra en kötü iki azasını getir, dedim. Yine dilini ve kalbini getirdin.” deyince Lokman Hakîm şöyle cevap verdi:
“Bu ikisi temiz olduğu zaman bunlardan daha güzel hiçbir şey yoktur, kötü olduğu zaman da bunlardan daha kötü hiçbir şey yoktur.” (Musarreî-i İbr-i Ebî Şeybe)                        
                              HIZIR (AS) VE İHTİYAR       
Bir gün Hızır (a.s.) hamamda yıkanan bir ihtiyarın yanına yaklaşmış.
İhtiyar kendi kendine yıkanmaktaymış.
Hızır demiş ki:

– Ey ihtiyar! Gençliğinde yaşlılara yardım etseydin şimdi şu gençler de sana yardım ederlerdi.
İhtiyar adam şöyle cevap vermiş;
-Ben gençliğimde yaşlılara yardım ederdim ama zamane gençliği şimdilerde yardım etmez olmuş.
Hızır (a.s.) bir taraftan ihtiyar adamın sırtını keselerken bir taraftan da konuşmaya devam etmiş:
-Demek ki yaptığın yardımları içinden gelerek yapmamışsın, Allah’ın sevgisini kazanamamışsın, yoksa ettiğin o hayrı neden görmeyeceksin ki?
İhtiyar adam şöyle demiş:
-Eğer yaptığımı Allah için yapmasaydım, O’nun sevgisini kazanmasaydım, Allah bugün benim sırtımı Hızır’a keseletir miydi?
Hızır (a.s.) duydukları karşısında çok şaşırmış.
-Allah’ım demiş, bana verdiğin Seni sevenlerin listesinde bu ihtiyarın adı yok, bu nasıl olur?
Yüce Allah şöyle demiş: “Ey Hızır! Biz, bizi sevenlerin listesini sana verdik ancak bizim sevdiklerimizin listesi bizim yanımızdadır Mevlana Celâleddin-i Rûmî der ki; İnsanın kalbinde saklı öyle şeyler vardır ki verdikçe çoğalır,
 

Yazarın Diğer Yazıları