
HASAN-I BASRİ (R.A) HAZRETLERİ VE SALAVAT-I ŞERİFE
Mehmet Bina
Kadın'ın biri, Hasan-ı Basri (r.a) Hazretlerine gelip: “Benim bir kızım vardı, vefat etti. Rüyamda görmek istiyorum. Bana bir şeyler öğret, onu rüyamda göreyim” dedi.Hasan-ı Basri (r.a) Hazretleri: “Salavat-ı Şerife oku” dedi. Kadın Salavat-ı Şerife okudu ve rüyasında kızını gördü. Kızı katrandan bir elbise giymiş, boynunda ateşten zincir, ayağında bağ vardı.Hasan-ı Basri (r.a) Hazretlerine hikaye edip ağladı. Hasan-ı Basri (r.a) Hazretleri de ağladı. Bir müddet sonra Müşarunileyh hazretleri o kızı Cennette bir yatak üzerinde başında da bir taç; nuru doğu ile batı arasını dolduruyor gördü. Kız:“Ey üstad! Beni bildin mi?” dedi. Hasan-ı Basri (r.a) Hazrertleri: “Bilemedim” buyurdu. Kız: “Ben senin salavat öğrettiğin kadının kızıyım” demesi üzerine Müşarunileyh hazretleri :“Ne sebeple bu mertebeye nail oldun? diye sual buyurdular. Kız: “Bizim mezarlığımıza bir adam uğradı.Resülüllah (S.A.V.) üzerine salavat okudu; sevabını bizim mezarlıkta olan ölülere hibe etti. Ve bizim mezarlıkta azabtabeşyüz elli ölü vardı.“Şu kimsenin Nebi (aleyhissalatü vesselam) üzerine salavatı bereketiyle şu mezarlıkta olan mevtalardan azabı kaldırın” diye nida olundu. Bu sebeple bu mertebeye nail olduk” dedi.
SALAVAT SAYESİNDE DEVENİN KONUŞMASI
Devr-i Saadet’te bir Yahûdi, bir Müslüman’a iftira ederek Peygamberimiz’e şikâyette bulundu:
-Bu adam benim devemi çaldı. Bu deve benimdir, işte şahidlerim, diyerek iki de münâfıklardan yalancı şahid gösterdi.
Gerekli inceleme yapıldı, durum Müslüman’ın aleyhine tecelli ederek devenin Yahûdi’nin olduğuna hükmolundu ve deve Müslüman’dan alınarak Yahûdi’ye teslim edildi.
Bununla kalsa iyi. Hırsızlık yaptığı için o Müslüman’ın ayrıca eli de kesilecekti. İslâm’ın hükümlerini bilen o sahabî ellerini açarak:
–Ya Rabbi! Sen her şeyi bilensin, görüyorsun ki Yahûdi yalancı şahidler göstererek devemi aldı. Şimdi de elim kesilecek. Her gece okuduğum Salavat-ı Şerife’nin yüzü suyu hürmetine sen beni bu belâdan kurtar! Şu anda beni kurtaracak hiçbir merci yok, diyerek Allah’a hulûs-i kalb ile yalvardı.Daha Huzur-u Saadet’ten ayrılmadan deveye Cenab-ı Allah lisan ihsan etti, deve konuşmaya ve hakikatı olduğu gibi söylemeye başladı:-Ya Resûlellah! Ben bu Yahûdi’nin değil Müslüman’ın malıyım. Beni sahibime iade et ki, adalet tecelli etsin, diyerek sahibinin huzuruna varıp diz çöktü.
İnsana konuşma hassasını veren Allah değil mi? Neye kadir değil ki, bir Yahûdi’nin karşısında bir Müslüman’ı küçük düşürmekten korudu ve deveye lisan bahşetti. Deve sahibine verildikten sonra Cenab-ı Peygamber Efendimiz, orada bulunanlar da bilsin diye bu Müslüman’a ne ile bu dereceye eriştiğini sordu. O sahabî de -Ya Resûlellah! Ben her gece sana 10 defa salavat okumadan yatmam! Burada da o salavatın yüzü suyu hürmetine Allah’tan yardım diledim. Allah CelleCelalühü hamdolsun ki benim yüzümü kara çıkarmadı, dedi.Bunun üzerine Efendimiz (s.a.s):-Ne mutlu sana, salavat hürmetine dünyada elin kesilmekten kurtulduğun gibi, ahirette de cehennem azabından kurtulacaksın, buyurdular.Orada bulunan münâfıkların çoğu îmanlarını yenilediler, kalblerini temizlediler, mü’minlerin ise bir kat daha îmanı ziyadeleşti…
SALAVATI ŞERİFENİN FAZİLETİ
Hz.Peygamber Efendimiz(s.a.v.) buyurdular ki: Bir gün bana Cenab-ı Hakk’ın dört büyük meleği Cebrail, Mikail, İsrafil ve Azrail(aleyhimüsselam) geldiler.Cebrail (a.s) bana dedi ki: “Ya Rasulallah! Senin ümmetinden bir kimse sana günde on defa salavat okursa yarın kıyamet gününde ben onun elinden tutar, sıratı kuşlar gibi geçiririm.”Mikail (a.s) de dedi ki:“Ben o kula senin Kevser havuzundan kana kana içiririm.”İsrafil (a.s) de dedi ki:“YaRasulallah! O kulun affı için başımı secdeye koyarım, AllahüTeala onu affetmedikçe başımı secdeden kaldırmam.”Azrail (a.s) de dedi ki: “Ya Rasulallah! Sana günde on defa salavat edenin ruhunu Peygamberlerin ruhunu kabz eder gibi kabzederim.”dediler.Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.v): “Bu ne büyük lütuf ya Rabbi! Bu ne büyük ihsan Allah’ım!” buyurdular.