Mehmet Bina

Günahlardan daha büyük, Allah'ın merhameti var

Mehmet Bina

*
Musa (as) zamanında adamın biri Musa (as) sorar:
''-Ya Musa dünyanın en günahkar adamı kimdir?''
Musa (as) Allah (cc) ile Tur Dağı'nda kelam ettikten sonra sorar:
''-Yarabbi senin kulların içinde en günahkar kul kimdir?''
Allah (cc):
''-Ya Musa, biraz sonra sen burdan ayrıldıkdan sonra senin yanından bir çocuk ile babası gececek.
O adam dünyanın en günahkar insanıdır'' der.
Ve öyle olur adam ile bir çocuk yanından geçer ve o günahkarı görür. Aradan belli bir zaman geçer.
*
Yine sorarlar Musa (as)' a:
''-Peki dünyanın en günahsız insanı kimdir ya Musa?'' derler. 
Musa (as) yine Allah (cc)'a müracaat eder:
''-Ya Rabbi peki senin dünyadaki en günahsız kulun kimdir?'' der. Allah azze ve celle:
''-Ya Musa sen buradan ayrılırken yanından bir çocuk ile babası geçecek, işte o adam dünyanın en günahsız insanıdır!'' der.
Musa (as) bakar ki dünkü adam ile aynı adam: Hz Musa:
''-Ya Rabbi!'' der, bu dün dünyanın en günahkar insanı iken nasıl olur da bugün en günahsız adamı olur?''
Allah (cc) der ki:
''-Ya Musa senden ayrıldıkdan sonra bu çocuk ile babası deniz kenarına gittiler. Çocuk babasına sordu:
-Babacım bu kumlardan daha büyük ne var ?''
Babası:
''-Oğlum bu kumlardan daha büyük deniz var dalgası var köpükleri var.'' Çocuk tekrar:
''-Peki babacım bu denizden büyük ne var?''
''-Babanın günahları yavrum'' der. Çocuk ya bu, sorar:
''-Peki babacım senin günahlarından daha büyük ne var?'' Adam cevaben der ki:
''-Babanın günahlarından daha büyük Allah'ın merhameti var oğlum'' der. Allah (cc) Musa (as)'a :
''-İşte ya Musa o günahlarından daha büyük bir merhameti olan Beni bildi. Ben de onu affettim...''
*
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre “Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim” demiştir:
“Allah, rahmetini yüz parçaya ayırmıştır. Doksan dokuz parçasını kendi katında alıkoymuş, birini yeryüzüne indirmiştir. İşte varlıklar bu  bir parça rahmet sebebiyle biribirlerine acırlar. Hatta hayvanlar, yavrusunun üzerine basacağı endişesiyle ayağını çekip kaldırır.”
Bir başka rivâyette (Müslim, Tevbe 19) şöyle buyurulmuştur:
“Allah Teâlâ’nın yüz rahmeti vardır. Bunlardan birini insanlar, cinler, hayvanlar ve böcekler arasına indirmiştir. Onlar bu sebeple birbirlerini sever ve birbirlerine acırlar. Yabani hayvan yavrusuna bu sebeple şefkat gösterir. Allah, o doksan dokuz rahmeti kıyamet günü kullarına merhamet etmek için yanında alıkoymuştur.”
(Buhârî, Edeb 19; Müslim, Tevbe 17)
Müslim’in Selmân-ı Fârisî’den naklettiği bir başka hadiste (Tevbe, 20), Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Hiç şüphesiz Allah Teâlâ’nın yüz rahmeti vardır. Bu rahmetten bir tanesi sebebiyle varlıklar birbirlerine merhamet ederler. Doksan dokuzu ise, kıyamet gününe alıkonmuştur.”
Yine Müslim’deki bir başka rivâyette (Tevbe, 21) Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
“Allah, gökleri ve yeri yarattığı gün, yüz rahmet halketmiştir. Her bir rahmet göklerle yer arasını dolduracak enginliğe sahiptir. Bunlardan sadece bir rahmeti yeryüzüne indirmiştir. İşte anne yavrusuna bu sâyede şefkat gösterir. Yabani hayvanlar ve kuşlar bunun sonucu olarak birbirlerine merhamet ederler. Allah Teâlâ kıyamette bu biri  doksan dokuza katarak rahmetini yüze  tamamlayacaktır.”
Hemen hepsi aynı mânada ve aynı gerçeği gözlerimiz önüne seren bu rivayetler, yeryüzünde varlıklar arasında gördüğümüz şefkat ve merhamet dolu davranışların, Allah Teâlâ’nın nihayetsiz rahmetinin çok küçük bir bölümünün eseri olduğunu ortaya koymaktadır. O’nun hudutsuz rahmetinin böyle yüz parçaya bölünmüş olduğunun bildirilmesi, bize konuya ait bir fikir verebilmek içindir.
Yüzde biri, yeryüzündeki bütün şefkat, sevgi ve merhamet olay ve davranışlarının kaynağı ise, yüzde yüzünün tecellisinin nasıl bir ortam meydana getireceğini şöyle bir düşünmemiz  ve tabiî umutlanıp sevinmemiz gerekir. Aynı zamanda bu ifadeler,  yüce rabbimizin rahmetine sınır çizilemeyeceğini anlatır.
O dehşetli kıyamet gününde, ilâhî rahmetin bütünüyle  tecelli edeceği müjdesi, bizler için en büyük güvencedir. Öylesine ki,  hadisimizin Buhârî’deki bir başka rivâyetinde (Rikak 19), 
“Eğer kâfir, Allah’ın katındaki rahmeti kavrayabilse, asla cennetten ümidini kesmez” buyurulmaktadır. Böylece konuya ait ümidin sınırları, daha doğru bir ifade ile, sınırsızlığı gözlerimiz önüne serilmektedir.
Hadis-i Şeriflerden şunu anlıyoruz;
1. Allah’ın rahmeti sınırsızdır.
2. Bizlere o sınırsız rahmetten çok küçük bir parçası verilmiştir. Dünya hayatında görülen şefkat ve merhametin kaynağı işte bu yüzde birlik rahmettir.
3. Allah Teâlâ kıyamette kullarına sınırsız rahmetiyle muâmele edecektir.
4. Merhameti böylesine bol mevlâmızın rahmet ve bağışını kazanabilmek için hep ümid içinde yaşamak gerekmektedir.

Yazarın Diğer Yazıları