
Gerçek zenginlik göz ve gönül tokluğudur
Mehmet Bina
Ebû Hüreyre (ra) den rivayet edildiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
“Gerçek zenginlik, mal çokluğu değil, gönül tokluğudur.” Buhârî, Rikak 15)
*Zenginlik deyince, bizim aklımıza mal, mülk ve servet sahibi olmak gelir. Bu, zenginliğin maddî ve görünen yönüdür.
Zenginlik, kasa - kese ile başlayıp orada biten bir mesele midir?
Övgüye ve “zenginlik” demeye lâyık, Allah katında makbul ve âhirette faydası görülebilecek olan zenginlik, mal çokluğundan ibaret olan zenginlik değildir.
Asıl zenginlik, malın çokluğuna veya yokluğuna bakılmaksızın gönül tokluğu, kalb zenginliğidir.
*Allâh Rasûlü’nün bildirdiği üzre, susuzluktan soluyan bir köpeğe su veren günâhkâr bir kadın, sırf bu merhamet tezâhürü sebebiyle binlerce günâhının afva mazhariyetiyle taltîf edilerek cennete nâil olmuştur. Buna mukâbil, kedisine merhametsiz davranarak, onun açlığına aldırış etmeyen bir kadın da cehenneme dûçâr kılınmıştır. Bu misâller, bir müslümanın gönül âlemini istikâmetlendirmesi bakımından ibretlidir
* Kiminin hem malı çoktur hem gönlü toktur. Ama kiminin de malı çoktur fakat gözü açtır, sınırsız bir mal hırsı içindedir.
Nereden ve nasıl olursa olsun kazanmak ve mal sahibi olmaktan başka bir düşüncesi yoktur. Böylesi kimseler mal zengini olsalar da gönül fakiri, hırs mahkûmudurlar.
* Kimilerinin de malı yoktur ama, gönlü toktur. Kimsenin malında mülkünde gözü yoktur. Eline geçenle geçinir. Daha fazla kazanmaya çalışır ama, asla rızasızlık, şükürsüzlük etmez, başkalarının kazancına hased çekmez, göz dikmez.
* Gönül tokluğu, Allah’ın kendisi için verdiği rızka râzı olma temeline dayanır. Bu da en büyük zenginlik ve izzettir. Çünkü bunun sonucu Allah’ın taksimine ve emirlerine teslim olmaktır. Allah’ın takdirinin kendisi için daha hayırlı olduğunu kabullenmektir. Bu sebeple gönlü tok olan insan, Allah’tan başka kimseden bir şey istemez, kimseye el açmaz. Tam hürriyet ve şeref işte budur.
*Yermuk Seferi’nde şehîd olmak üzere bulunan üç yaralı mücâhide ayrı ayrı verilmek istenen suyu her biri diğerine havâle etmiş, neticede hiçbirine vefât etmeden yetişilip su verilememiş ve hepsi son nefesinde bir yudum suya hasret olarak şehîd olmuşlardır. Bir bardak su, ortada kalmıştır.
Bunlar, gönül tokluğunun en güzel örnekleridir.
Elde ettiğiyle yetinmemek ise, neye sahip olursa olsun, insanı sınırsız bir hırsa, sonu gelmez bir tatminsizliğe sürükler.
Gönül tokluğu insanı, vakitlerini güzellikler ve mükemmellikler peşinde harcamaya sevkeder. Bitip tükenmeyen bu üstünlükler, yok olmaya mahkûm maddî zenginliklerden elbette insan için daha faydalı ve gereklidir.
* Öte yandan hırs ve tatminsizliğin neticesi, ferd ve toplum plânında sömürgeciliktir. Gönül tokluğu ise, duygu ve uygulama olarak kendi kendine yetmek, kimsenin hakkına tecâvüz etmemek demektir. Maddî beklentilerin esiri olmamak için gönül tokluğu gereklidir.
*Sadi Şirâzî (rah) anlatıyor: “Bir yaşlı kadının evinde bir kedi vardı. O ihtiyar kadın fakir olduğundan ve çok zor geçindiğinden evindeki kedi de bir şeyler bulup yiyemiyordu. Kedi canından bezdi, usandı. İyi beslenmek için koşa koşa padişahın misafirhanesine gitti. Fakat hükümdarın köleleri kediyi oka tuttular. Zavallı kedi can havliyle vücudundan kanlar akarak koşa koşa gidiyor ve şöyle diyordu“ -“Şu okçunun elinden bir kurtulabilsem, kocakarının viranesinden bir daha ayrılmazdım.
*Haris el-Muhasibî (ks) der ki: “Kanaatkâr bir kimse aç bile olsa, onun gönlü zengindir.”
Bir keresinde birisi mal biriktirmek için Süfyan-ı Sevri’den izin isteyince ona şunları söyledi:
* “Mal biriktiren beş belâya uğrar:
* Uzun kuruntular kurar
* Hırsı kabarır
* Fazla cimrileşir
* Ahireti unutur
* Takvası azalır
Bu arada şuna da işaret edelim ki kanaat, “bir lokma bir hırka” şeklinde anlatılamaz. Zira kanaat, ele geçen ile geçinmektir, yetinmek değil.. Daha fazla kazanmak ve üretmek için gayret göstermek kanaata aykırı değildir. Ancak sınırsız bir kazanma hırsı içinde olmamak gerekir.
Bu hususu, İslâm büyükleri “Dünya elimizde olmalı ama gönlümüze girmemeli” diye ifade etmişlerdir.
* Asıl zenginlik göz ve gönül tokluğudur. Mal çokluğuna aldanmamak ona gerçek zenginlikmiş gibi bakmamak lâzımdır.
* Kanaat, Allah’ın kendisi için takdir ettiğine râzı olmak ve ele geçenle geçinmektir.
* Mal kazanma hırsı insanı sınır tanımazlığa götürür.
* Gönlü tok olmayan ne kadar zengin olursa olsun fakirdir.
İlim ve olgunluk peşinde olmak, gerçek zenginlik için çalışmak demektir.