Mehmet Bina

GAZNELİ MAHMUD VE AYAZ

Mehmet Bina

Hindistan'da kurulan Türk İmparotorlukları sultanlarından meşhur Gazneli Mahmut bir gün saray ekranıyla beraber ava çıkar. Avda önüne bir geyik çıkmıştır. GazneliMahmud geyiği vurmak için peşine düşer ve atıyla geyiği kovalmaya başlar. Bir müddet arkasından gittikten sonra önündeki geyik geri dönüp : - Senin vazifen beni vurmak mı, sen bu iş için mi yaratıldın?, der.
Bu sözü duyan hükümdar geyiğin peşini bırakır ve kan-ter içinde bir köye varır. Köyün girişinde bir ev görüp su içmek için atından iner. Evde yalnız 8-10 yaşlarında bir çocuk vardır. GazneliMahmud çocuktan su ister.
Çocuk:  - Siz biraz oturun, babam suya gitti, şimdi gelir, size suyu veririm, der ve misafirin atını gezdirmeye başlar. Fakat çocuk gelenin padişah olduğunu bilmemektedir. Padişah biraz oturup teri soğuduktan sonra, çocuk içeri girer, bir bardak su getirip, - Buyurun efendim!, der.
GazneliMahmud: - Niçin yalan söyledin, hâlbuki evde su varmış, dediğinde Çocuk:
- Efendim ben yalan söylemedim. Babam hakikaten suya gitti. Fakat ben ben sizin hararetiniz geçsin de, içtiğiniz su size zarar vermesin diye,  su vermedim, der ve elinde su testisi ile sudan gelen babasını göstererek: - Bakın babam sudan geliyor, der.
Çocuğun bu zarafeti ve feraseti sultanın son derece hoşuna gitmiştir. Onu babasından izin alarak sarayına getirir. Çocuk, Sultan: - Hiç bir şey almana lüzum yok, dediği halde yanına bezle sarılı bir şeyler getirmiştir ve onun ne olduğunu kimse bilmemektedir.
Saraya yerleşen çocuk bir taraftan tahsilini tamamlarken, beri taraftan da padişahın sohbet meclislerine iştirak etmektedir. ayaz ismindeki bu çocuk, daha o yaşta padişahın takdir ve hayranlığını kazanmaya devam eder. Ayaz’ın bu derece mevki sahibi olmasını bazı saray erkânı çekemez olmaya başlarlar. Ne yapsak da bunu Sultanın gözünden düşürsek diye hileler düşünmeye başlarlar. Ayaz ise Gazneli Mahmut’un gözüne o kadar girmiştir ki, padişah ona sarayın hazine anahtarlarını da teslim etmiştir. Ayaz'ın aleyhindekiler bu yoldan onu küçük düşürmeye ve hırsızlık yaptığını yaymaya karar verirler. Dedikodu bir taraftan genişlerken, bir taraftan da vezirler padişaha Ayaz'ı şikayet eder:
- Sultanım sizin göz bebeğiniz ve herkesten üstün tuttuğunuz Ayaz, hazineden hırsızlık yapıyor, derler.
GazneliMahmud, - Nereden bildiniz hırsızlık yaptığını, der ve iftiracılara bunu ispata davet eder.
Onlar: - Sultanım, Ayaz saraya geldiği günden beri odası hep kilitlidir. Bizim odalarımızın kapıları ise herkese, her zaman acıktır. Eğer bizden gizlediği kıymetli mücevherler olmasa, hiç odasını kilitlemeye lüzum hisseder mi?" derler.Padişah onlara; "Yalan söylüyorsunuz" dese de söylentilerin önünü alamayacağını görür. Ayaz'ın gücenmesini de göze alarak;"Gidin Ayaz'ın odasını açın. İçeride, hazineden ne bulursanız alın, sizin olsun" der.Müfteriler heyecanla kapının ağzına yığılırlar ve kapıyı kırarak içeri girerler. İçeride onları mücevherler yerine,yere serili bir hasır, duvarda asılı bir post ve kaval ile onun yanında da Ayaz'ın çobanken giydiği çarık karşılar.Durumdan haberdar edilen Sultan Mahmud çok mutlu olur ve Ayaz'ı huzuruna çağırıp, odada bulunan şeyleri neden yıllardır sakladığını sorar.Ayaz;"Sultanım, ben sarayınıza kabul edilmezden evvel garip bir çobandım. Burada sizin büyük teveccühünüz sayesinde hamd olsun her şeye kavuştum. Bu durum belki bana evveliyatımı unutturur da kendime kibir gelir diye, onları odamda bulunduruyor ve içeri girdiğimde "Sen buydun. Bunlarla geldin. Gene busun. Elde ettiğin mevkiye aldanma" diyorum. Böylece kendimi ve nefsimi terbiye etmeye çalışıyorum" der.Ayaz'ın bu hâli Padişah'ın takdirini çok daha fazla kazanmasına vesile olur.

Yazarın Diğer Yazıları