Mehmet Bina

Fethin Ardından

Mehmet Bina

Bişr bin Sühaym (ra) şöyle anlatır:

Rasülü Ekrem (sav) Efendimizin şöyle buyurduklarını işittim:

“İstanbul elbette fetholunacaktır; onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, onu fetheden asker ne güzel askerdir!”

Bu hadisi rivayet eden sahâbînin oğlu Abdullah bin Bişr der ki:

 Bir gün Emevî valisi Mesleme bin Abdülmelik beni çağırdı ve bu hadisi sordu. Ben de ona bu hadisi naklettim.

Bunun üzerine Mesleme hemen Kostantıniyye üzerine gazâya çıktı. (Ahmed bin Hanbel, Müsned, IV, 335)

Ebû Kabîl (r.a) şöyle anlatıyor:

Abdullâh bin Amr bin Âs’ın lra) yanında idik. Kendisine Kostantiniyye ve Rûmiyye’den (Roma’dan) hangisinin önce fethedileceği soruldu. Abdullah (ra) halkaları olan eski bir sandık getirtti. İçinden bir yazı çıkardı ve şöyle dedi:

Resûlullâh’ın (sav) çevresinde toplanmış mübârek hadislerini yazdığımız bir esnâda ona:

“–Hangi şehir önce fethedilecek, Kostantiniyye mi yoksa Rûmiyye mi?” diye soruldu. Allâh Resûlü (sav)

“–Hiraklin şehri (yani Kostantiniyye) önce fethedilecek!” buyurdular. (Ahmed bin Hanbel, Müsned, II, 176)

–Kur’an-ı Kerim’de, Sebe Süresi’nin 15. Ayetinde geçen; “Allah tarafından koruma altına alınan güzel bir belde vardır.” Bu Ayette geçen “Tayyib” çok güzel, “Belde” yaşanılan yer. “Beldetün Tayyibetün”de ise; Yaşanılan çok güzel bir belde(yer) ye işaret ediliyor.

–Molla Cami-i  Hazretleri bu Ayet-i Kerime’yi incelemiş ve “Beldetün Tayyibetün” cümlesinin harflerinin “Ebced ” Heasbına göre toplam, 857 (hicri) Miladi 1453 yılını gösterdiğini ortaya çıkarmıştır. Bu Ayet-i Kerime’de Fethin Mu’cizesi gizlidir. Ancak Kalp Gözü açık olan Din Alimleri bu sırrı çözebilmiş. Biz müjdelerin kısa olanına alışmışız ve hemen olmasını isteriz. Ancak Fethin Müjdesi yaklaşık 857 yıl sonra gerçekleşmiştir.

- Ayet-i Kerime’nin ve Hadis-i Şerif’in sırrına mazhar olabilmek için, Peygamber Efendimiz’in vefatından 56 yıl sonra, Abdurrahman Bin Velid kumandasında bir İslam Ordusu İstanbul’u almaya geldi. Bu Ordunun bir özelliği vardır: Hepsi de Sahabe, yani Resulullah’ı gören insanlardı. Bu Ordunun arasında 90 yaşında, ak sakallı Eyüp Sultan da vardı. Peygamber Efendimizi yedi ay evinde misafir etmiş, Bedir, Uhud, Hendek Gazalarına katılmıştır.

ÇİÇEKLERİ HOCAMA VER

Fatih¸ İstanbul'un fethinden sonra Edirnekapı'dan şehre girerken kendisine hocaları eşlik ediyordu. Bizans halkı Fatih'i ve ordusunu alkışlıyor¸ üzerlerine çiçekler atıyordu. O sırada bir Rum kızı¸ elindeki çiçek demetini padişaha vermek için harekete geçer. Fakat padişahı tanımıyordu. Birisi aksakallı¸ öteki de genç olan iki kişi gözüne ilişir. Bu kadar genç birisinin padişah olamayacağını¸ koca Bizans'ı onun yıkamayacağını düşünmüş olsa gerek.

Padişah olduğuna kesin olarak karar verdiği ihtiyara¸ yani Akşemsettin’e çiçek demetini uzatır. Akşemsettin¸ büyük bir saygı içerisinde Fatih'i işaret eder ve:

“Çiçekleri ona ver kızım¸ padişah odur!” Der.

Sultan Fatih söze karışır ve şaşkın haldeki Rum kıza¸ alkışları ve tebrikleri hak ettiği zafer anında bile hocalarına saygı ve sevgiden geri kalmayacağını tarihe geçen şu sözle ifade eder:

“Hocalarım¸ bu şehrin manevî fatihleridir. Ben onlar sayesinde fethi başardım. Çiçekleri hocama ver!”

 Yirmili yaşlarda olan böyle bir insanın kendisinden yaşça büyük ve İstanbul’u fethederek dünyanın dikkatlerini üzerine çekmiş olan haşmetli  hükümdar tarafından ne derece hürmet gördüğü anlaşılabilir. Zaten Osmanlı Devleti’ni altı yüzyıl boyunca ayakta tutan en mühim unsurlardan biri bilgiye verilen değer,  sahip olunan alçak gönüllülük ve tavasıdır....

Yazarın Diğer Yazıları