Mehmet Bina

En Güzel Hicret, Günahlardan Uzak Durmaktır

Mehmet Bina

• 01. Muharrem 1445 Hicri yılbaşını; buyıl 19 Temmuz 2023 Çarşamba günü idrak edeceğiz.
• Hicret kelimesi, hicr kökünden türetilmiştir. Hicr kelimesi, yer değiştirmek, göç etmek anlamına gelmektedir. Peygamber efendimiz Hz. Muhammed'in 622 yılında Mekke'den Medine'ye göç etmesi, hicret olarak kabul edilir.
Hicri takvim, Hz. Ömer'in halife olduğu dönemde oluşturuldu. Rumi Takvim adıyla da bilinen bu takvimin başlangıç tarihi, 16 Temmuz 622'dir. 
Hicretin sonunda ilk İslam devleti kurulduğu için, bu tarih İslamiyet için bir dönüm noktası sayılır.
• Hicret “kişinin herhangi bir şeyden bedenen, lisânen veya kalben ayrılıp uzaklaşması” demektir; ancak kelime daha çok “bir yerin terkedilerek başka bir yere göç edilmesi” anlamında kullanılır. 
Terim olarak hicret, genelde gayri müslim ülkeden (darülharp) İslâm ülkesine göç etmeyi, özelde ise Hz. Peygamber’in ve Mekkeli müslümanların Medine’ye göçünü ifade eder. Medine’ye göç eden müslümanlara muhâcir, Resûl-i Ekrem’e ve muhâcirlere yardım eden Medineli müslümanlara da ensâr unvanı verilmiştir.
• İslamda İlk hicret, Miladi 615 yılında Habeşistan'a yapılmıştır. Çünkü Mekke'de Müslümanlar müşrikler tarafından çeşitli şekillerde eza, ceza ve işkencelere maruz bırakılıyorlardı.
• Belâ ve fitnelerin dinlerine zarar vermeye başladığını hissedince Allah Rasûlü (s.a.v):
“−Habeşistan topraklarında bir melik var. Onun yanında kimseye zulme uğramıyor. Allah Teâlâ, içinde bulunduğunuz vaziyetten bir kurtuluş ve çıkış yolu lütfedinceye kadar onun beldesine gidin!” buyurdular.
Ümmü Seleme vâlidemiz (r.a) şöyle buyurur:
“Gruplar hâlinde yola çıkıp orada bir araya geldik, hayırlı bir beldeye, hayırlı bir komşunun yanına yerleştik, dînimizden emin olduk ve o melikin zulmedeceğinden korkmadık.”
• Medine'ye hicret eden ilk sahâbî Ebû Seleme el-Mahzûmî'dir. Ebû Seleme Akabe biatlarından bir yıl önce (620) tek başına Medine'ye gitmiş, Mekke'den çıkışı engellendiği için onunla birlikte hareket edemeyen hanımı Ümmü Seleme ise yaklaşık bir yıl sonra küçük yaştaki oğlu Seleme ile birlikte hicret etmiştir.
• Peygamber Efendimiz Hz. Abbas (r.a) Mekke’de görevlendirmiştir. Hz. Abbas Mekke’den haberleri ulaştırarak orada yaşayan Müslümanlara yardımcı olmaktaydı. Hz. Abbas bir müddet geçtikten sonra Peygamber efendimizin yanına gelmek istedi.
• Hz. Abbas, Mekke'nin fethinden kısa bir süre önce Medine'ye hicret için yola çıktı.
Hatta yolda Mekke'yi fethe gelmekte olan Hz. Peygamber (asm) ile karşılaştığında Rasûlullah (sav) ona, "Ben peygamberlerin sonuncusu, sen de muhacirlerin sonuncususun." demiştir.
Abbas Mekke'nin fethinden sonra Peygamber (asm)'in yanında yer aldı.
• Hicretin anlamı üzerinde biraz durursak, sahabe tercihindeki inceliği daha iyi anlarız. 
Öyleyse hicret nedir? 
• Hicret günahlardan uzak durmaktır.
• Hicret bir tercihtir: Allah’ı, Resûl’ünü ve İslam davasını; cana, canana, mala, hısım akrabaya ve bugünümüzü var eden geçmişe tercih etmektir.
• Hicret bir tavırdır: Şirke, bidate ve günahkâr bir hayata tavır almaktır.
• Hicret bir meydan okumadır: İnsanları açlık ve korkuyla terbiye eden tağutlara; düzeninin dışına çıkarak ve düzensiz ama onurlu bir hayatı, düzenli ama onursuz bir hayata tercih ederek meydan okumaktır.
• Hicret bir alternatiftir: Tüm tağuti düzenlerde var olan toprak ve iktidar temelli “Ya biz ya onlar!” ikileminden kurtulup; iman ve takva temelli “Ya Allah’a kulluk ya beşere kulluk!” düsturuna geçiştir.
• Hicret bir manifestodur: O topluluğun, ölümü hayata tercih ettiklerinin; davalarının bedelini ödemeye hazır olduklarının ve istenildiğinde her şeyden vazgeçebileceklerinin en sade ve net ifadelerle yazılmış manifestosudur.
• Hicret bir vecizedir: İslam’da çözümsüzlük ve sıkışmışlık yoktur; İslam ümmeti tıkanıklığı hicretle aşar; hicret bir kaçış değil, bir başlangıçtır… demenin en kestirme ve etkili yoludur.
• Tarihin akışına müdahale edecek ve yeni bir tarih yazacak olanlar, hicret edebilecek olanlardır. Dünyaya hiçbir bağla bağlı olmayan, davası dışında hiçbir önceliği bulunmayan ve araçları amaç edinmemiş olanlardır.
• Bid'at ve fısk çoğalan yerlerde oturmak dinen yasaktır. Dinini muhafaza için hicret eden kimse, Cennet ile müjdelenmiştir. Bir mahallede salih kalmayıp, fesat ve bid'at artınca, başka mahalleye veya başka şehre hicret etmek vacip olur. (Kenz-i mahfi)
• Bizim hicretimiz de Allah’ın haramlarından kaçınmakla olacaktır.
• Hicret bir karar verme ve irade ortaya koymaktır. Bu iradenin Allah’ın kitabına, resulünün sünnetine göre şekillenmiş olması gerekir. 
• Hicretin en önemli yönü Allah için haramları terk edip Rabbimiz’e sığınmaktır. Bu sığınma günahları, yasakları, haramları terk edebilmekle mümkündür. Müslüman’ın iradesi buraya odaklanmak durumundadır. Bazı şeyleri terk etmeyi göze alamayan hicretin meyvelerini toplayamaz. Hadiste buyurulduğu üzere haramları terk etmek gerçek muhacirliktir.
• Bir gün bir adam Hz. Peygamber’e geldi ve: “Ya Resûlallah! Bana hicreti anlat.” dedi ve şöyle devam etti: 
“Hicret, sen nerede olursan oraya gelmek midir? Bir kavme (topluluğa) mı özeldir? 
Sadece bir yere mi hicret yapılır? 
Sen ölürsen hicret de biter mi?” 
Hz. Peygamber {sav} bu sorulara cevap vermedi. Biraz sonrada “Bu soruları soran nerede?” buyurdu ve şöyle devam etti. 
•  “Hicret, gizlisi ve açığıyla bütün fuhşiyatı terk etmen, namazı kılman, zekâtı vermen demektir. 
Bunları yaparsan bulunduğun yerde de ölsen sen muhacirsin.”
Denilir ki bu soruları soran adam Yemen’den gelen birisiydi. Hz. Peygamber ona, bu şartları yerine getirmen hâlinde istersen orada öl, yine de muhacirsin demek istemiştir.
• O hâlde bugün yapılacak iş, göç edecek yer ve yurt aramak değildir. Bulunulan yerde hicret eylemi içinde olmak ve sürekli daha iyinin ve güzelin peşinde koşmak, İslam’ı daha bir samimiyetle yaşamaya çalışmaktır. Günahlardan uzak kalma iradesi gösterebilmektir.

Yazarın Diğer Yazıları