
DERSLER VE İBRETLER
Mehmet Bina
Riya; diğer insanların görmesi, bilmesi amacıyla yapılan amellerdir. Riya, kalbi bir niyettir. Yani, Allah-u Zülcelal’in rızasını bir kenara bırakıp kalben ‘beni görsünler’ diyerek niyet etmek, riyadır.
Bu çok tehlikeli bir iştir. İnsanın, amelini, emeğini boşa çıkarmamak için amelinden önce, Allah rızasını kazanmaya niyet etmesi gerekir. Allah-u Zülcelal insana bir şey vermezse, gösteriş yaptığı insanlar ona hiçbir şey veremez. Onun için herhangi bir iş yaparken, ilk önce Allah’ın rızasını düşünüp daha sonra o işi yapmak lazımdır. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü riyakar adama; ‘Ey facir, ey gaddar, ey gösterişçi, amelin mahvoldu, mükâfatın kayboldu! Amelini, kime gösteriş için yaptıysan, git ondan mükâfatını al!’ denir.” (İbnEbi’d-Dünya)
Bu sebeple, insan sanki dünyada hiç kimse yokmuş gibi düşünmeli ve sadece Allah için niyet etmelidir.
Riya, küçük bir karıncanın ayağı gibidir. İnsan, amelini Allah için yapsa fakat aklına, niyetine, insanlar tarafından övülmek, görünmek düşüncesi gelse bir anda o ameli iptal olur. İşte, riya konusu bu kadar incedir.
Yine, kişi amelini ihlâslı bir şekilde yaptıktan sonra, kalben başkaları görsünler diye düşünür ve amelini dili ile de ifşa ediyorsa (etrafa söylüyorsa) bu da çok kötü bir şeydir. Eğer onun ameli ihlas ile yapılmışsa ve amelini kimseye ifşa etmiyor ise fakat vesvese şeklinde kalbine bir şeyler geliyor ise bunda bir sakınca yoktur. İnşallah, ameline bir zarar gelmez.
Her şey Allah-u Zülcelal’dandır. Kâr ve zararın hakiki faili, ancak Allah’tır. İnsanlar vesiledir, Allah kişiye bir şey vermedikten sonra, gösteriş yaptığı insanlar ona bir şey veremez. İlk önce, Allah’ın rızasını düşünüp o işi yapmalıdır. Mesela kişi, ‘bir namaz kılayım da insanlar görsün’ diye niyet etse bir milyon rekat da kılsa Allah için olmadığından, ona bir fayda sağlamaz.
Onun için dünyada hiçbir kimse yokmuş gibi düşünüp Allah için amel yapmalıdır. Ancak, insanoğlu zayıf olduğundan dolayı, riyadan korunmak olmak için Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin emrettiği şu duayı her sabah üç kez okumalıdır: “Allahummeinnâneûzubikemin en nuşrikebikeşey’enna’lemuhu ve nestağfirukelimâ lâ na’lemuhu.”
(Allah’ım! Bildiğimiz şeyi sana ortak koşmaktan sana sığınırız. Bilmediğimiz şeyler için de senden bağışlanmamızı dileriz.) (Ahmed bin Hanbel, Taberani, Ebu Ya’la)
Kim, bu duayı her sabah üç defa okursa Allah-u Zülcelal o kimseyi, inşaallahuteala, riyadan muhafaza eder.
HZ. PEYGAMBER’İN DÜNYADAN YÜZ ÇEVİRMESİ
Birgün, Hz. Ömer, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin yanına vardı. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemi bir hasır üzerinde yatmakta ve mübarek teninin hasırdan izler taşımakta olduğunu gördü. Bunu gören Hz. Ömer ağladı. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:
– Niçin ağlarsın ya Ömer? Diye sordu. Hz. Ömer dedi ki:
– Niçin ağlamayayım Ya Resulallah? Kisra ile Kayser, bunca nimetler içinde, kalın döşeklerde gark olup yatarlar. Onlar Allah’ın düşmanlarıdır. Sen Allah’ın Habibi iken, mübarek tenin hasır iziyle yol yol olmuş. Altına abadan bir döşek alsan olmaz mı ya Resulallah?
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Hz. Ömer’in bu sözlerine karşılık şöyle cevap buyurmuştur:
– Ya Ömer! Onlar öyle bir kavimdirler ki, ahiretin hoşluğunu istemeyip dünyanın rahatlığını ister tercih ederler. Biz ise öyle bir kavimiz ki, dünya rahatlığını terk ile ahiret rahatlığını tercih eder, isteriz. Ya Ömer! Bu dünya, ahirete nispetle şuna benzer ki; bir kimse denize serçe parmağını soksa, o serçe parmakta ne kadar su ve yaşlık mevcut olursa olsun, sıcak bir yaz gününde kısa bir zamanda o yaşlık, buhar olup uçar gider.
Dünyadaki varlık, serçe parmağındaki su gibidir. Bel bağlamaya gelmez. Bu dünyanın, bunun gibi olan hayaline aldanan kimseye yazıklar olsun!.. Ya Ömer! Bu dünyayı hoşluk ile geçirenin, ahirette nasibi olmaz. Bu dünyayı zahmet ile geçiren ise ahiretini rahat ve huzur içinde geçirir. (Müslim, Tirmizi)
Buna benzer başka bir rivayet de şöyledir: “Hz. Ömer, Hz. Peygamber (sav)’in huzuruna girdi. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bir hasırın üzerinde yatıyordu. Hasır, peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin yanlarında iz bırakmıştı. Hz. Ömer:
– Ey Allah’ın Resulü! Bundan daha yumuşak bir yatak edinseydin olmaz mıydı? Dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
– Dünya ile ne işim var. Dünya ile benim ilişkim, bir yaz günü dinlenmek için bir ağacın gölgesine oturup, biraz sonra bırakıp giden yolcunun haline benzer. (Ahmed bin Hanbel, İbnHıbban, Beyhaki)