
DERSLER VE İBRETLER
Mehmet Bina
Şeytanın hilelerine karşı çok uyanık olmak lazımdır. Yukarıda da zikredildiği gibi şeytan, önce kişinin imanını hedef alır. Yani inkar ettirmeye çalışır. Vesvese verir, şüphe sokar, acabalarla, soru işaretleriyle imanını tahrip edip inkar ettirmek ister. Şayet imanını yok etmeye güç getiremezse o zaman isyan ettirmek ister. İnsana kötü amelleri süsleyip güzel gösterir. Özellikle büyük günahlar işletmeye çalışır. Zira büyük günah işlemek, -Allah muhafaza- imansızlığa kapı açar .
Bunu da beceremezse vesair günahlar içinde oyalamak ister. Çünkü günahlar, masiyetler zulmettir, karanlıktır. İtaat ise nurdur. Günah işleye işleye bu karanlık artar, kalbi kaplar ve -Allah muhafaza buyursun- iman nuru söner.
Şayet günaha daldıramazsa, o zaman yapılan iyi amelleri iptal ettirmeye çalışır. Yani şeytan, insanların peşimizi hiç bırakmaz. Hiçbir şey yapamazsa insanı mekruhlarla oyalar veya ne dünyaya ne de ahirete yaramayan, mala yani işlerle meşgul eder. O kıymetli vakitleri, bomboş geçirtir. Yani, sana ne zarar ettirirse onu kâr bilir
HZ. PEYGAMBER’İN GIYBET YAPAN KİŞİLERİ AZARLAMASI
Elsem oğullarından Maiz, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi veselleme gelerek, zina ettiğini itiraf etti. Bu itirafı, dört defa tekrarladı. Her defasında, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem ondan yüzünü çeviriyor, bu işten vazgeçmesini arzu ediyordu.
Sonunda, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem onun recmedilmesine emir verdi. Ashaptan biri diğerine: “Şu kişiye bakınız ki nefsi onu bırakmadı. Ta ki köpeğin recmedilmesi gibi recmedildi.” Dedi.
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem onlara bir şey söylemedi. Bir saat yürüdükten sonra, bir merkebin leşinin yanından geçtiler ki, şişmiş ve ayakları havaya kalkmıştı. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:
– Falan ve filan nerededir? Diye sordu. Onlar:
– Biz buradayız ya Resulallah! Dediler. Hz. Peygamber (sav:
– İniniz, şu merkebin leşinden yeyiniz! Buyurdu. Onlar:
– Ey Allah’ın Resulü! Kim bundan yiyebilir? Dediler. Bunun üzerine, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
– Sizin demin kardeşiniz aleyhindeki sözleriniz, ölünün etini yemekten daha şiddetlidir! (Ebu Davud, İbn Hıbban)
DERSLER VE İBRETLER
Gıybet, mü’min kardeşini onun gıyabında zikrettiğin zaman, onun hoşlanmayacağı, ikrah edeceği bir şeyi onun hakkında söylemendir. Eğer söylediğin şeyler, mü’min kardeşinin hoşuna gitmeyeceği şeylerse bu gıybettir.
İnsan, gıybete çok dikkat etmelidir. Çünkü Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin buyurduğu gibi gıybet etmek, ölü eti yemek gibidir.
Gıybet yapmak, insan için büyük bir hatadır, onun dini için büyük bir zarardır. Oysa insanlar, gıybeti çok küçük, sanki bir şey değilmiş gibi görüyorlar. Oysa gıybetin onlara bir menfaati yoktur, dinleri için ise büyük bir zarardır. Gıybet eden kişinin sevapları, gıybet ettiği kimseye verilecek, gıybet edilenin günahları da gıybet edene yüklenecektir.
Kendimiz gıybet yapmadığımız gibi başka arkadaşlarımız gıybet yaptığında da onları uyaralım. Günümüzde, gıybet insanlar için yemek, içmek gibi olmuş, onların bir alışkanlığı olmuş, gıybet yapmadan duramıyorlar. Birkaç kişi bir araya geldiğinde, hemen gıybete başlıyorlar. Bu, onların nazarında, sanki hiçbir şey değildir. Oysa böyle olmaması lazımdır. İnsanın dinini kurtarması için kendisini gıybetten muhafaza etmesi lazımdır.
İbni Abbas radıyallahu anhunun dediği gibi, birisinin kusurlarından bahsederek gıybet edeceğimiz zaman, kendi kusurlarımızı göz önüne getirelim ve onları hatırlayalım.