
CÜNEYD-İ BAĞDADİ ve ŞEYTANI YAKMANIN YOLU
Mehmet Bina
” Bir gün bir hal esnasında gördüm ki, şeytan çıplak olarak insanlarla oynuyor. Ona dedim ki: – “Ey Lain, sen o kadar hayasızsın ki, insanlarla çıplak olarak oynuyorsun.” Şeytan: -“Bunlar insan mıdır? Bunlar insan değil ki, ben onlardan haya edeyim. Bunların Allah ile hiç bir alakası yoktur.” diye karşılık verdi. Ona: -“Peki seni yakan insanlar kimlerdir?” diye sordum. Şeytan:
-“Filan camiye git, orada bazı insanlar görürsün, işte onlar beni yakıp mahvettiler.” diye cevap verir. Şeytana:
-“Onlar seni ne ile yakıyorlar?” diye sordum. Şeytan: -“Ben onları aldatmak için yanlarına yaklaşıyorum; hemen “Allah” diyorlar. Bu sebeple beni yakıyorlar.” diye cevap verdi. Bu halden sonra etrafıma baktım ki, vakit gece yarısıdır. Hemen o camiye gittim. Oradakilere selam verdim ve birisi bana dönerek: -“Sen o köpeğe sakın inanma!” dedi. Anladım ki onlar, benim bu halimden haberdardırlar.” İşte onlar, daima Allah-u Zülcelal ile beraber bulunuyorlardı. İnsan Allah’ la beraber bulunduğu zaman, Allah-u Zülcelal’ in kudret ve azametinin karşısında kimsenin duramayacağını anlar. Onun için sahabeler, Hz. Peygamber (S.A.V)’e:
-“Ya Rasulallah, Allah’ın velileri kimlerdir?” diye sormuşlar, Hz. Peygamber (S.A.V) de şöyle cevap vermiştir: -“Görüldüklerinde Allah’ı hatırlatan kimselerdir.” (İbnMace, İbnEbi’d-Dünya) Çünkü evliyalar daima Allah-u Zülcelal’den bahsederler. Onun için her zaman iyi kişilerle beraber olup, onların sohbetlerine gitmek gereklidir. Bir atasözünde; “İtle yatan pire ile kalkar.” denilmiştir. Kötü insanlarla oturup kalkanlar bir süre sonra onların alışkanlıklarını benimsemeye başlar ve böylece hak yoldan çıkarak şeytanın askeri durumuna düşerler. Güzel ahlak okumakla elde edilmez. Ancak, alim ve fâzıl insanlarla oturup kalkmakla elde edilir.
Nitekim Allahuteala da bir ayeti kerime de şöyle buyurur mealen: -“ Ey iman edenler sadıklarla beraber olunuz.”
ALLAH’IN HER YARATTIĞINDA BİR HİKMET VARDIR
Adamın biri, pislik böceği görür ve: - "Bu, yaradılışı çirkin pis kokulu olan bir yaratıktır. AllahüTeala’nın bunu yaratmasındaki maksadı nedir?" der. Bunun üzerine AllahüTeala o adama bir çıban verdi ki, bütün doktorlar onu tedavi etmekten aciz kaldılar. Herkes yaranın iyileşmesinden ümit kesmişti ki, bir gün sokakta bağıran bir adamın sesini işitir ve onun getirilip, yarasına bakmasını ister. Kendisine: - "Senin yaranı iyileştirmek en meşhur doktorlar bile aciz kaldılar, o adamın senin yaranı ne yapabilir" derler kendisine. Adam: - "Muhakkak onun yanıma gelmesi lazımdır" der.
Bunun üzerine adamı hastanın yanına getirirler. Adam çıbanı görünce, kendisine bir pislik böceği getirmelerini ister. Orada bulunanlar adamın bu isteğine gülerler. Fakat hasta başından geceni hatırlayıp, yanında bulunanlara, adamın istediğini kendisine getirmelerini söyler. Çünkü adam işin hakikatini görüyor ve biliyor" dedi.
Adama pislik böceği getirdiler. Böceği yakan adam, onun külünden çıbanın üzerine serpti, çıban Allah’ın izniyle hemen iyileşti. Hasta, orda bulunanlara söyle dedi:
- "İyi biliniz ki, AllahüTeala, mahlukatının en adi ve yaramaz olanında bile, en iyi deva bulunduğunu bana bildirmek murad buyurdu. Allah(c.c.) Hakim’dirHabir’dir...