
Cennete girmeye engel olan kibir
Mehmet Bina
Sözlükte “büyüklük” anlamına gelen kibir, tevazuun karşıtı olarak “kişinin kendini üstün görmesi ve bu duyguyla başkalarını aşağılayıcı davranışlarda bulunması” demektir.
-Şeytan'a ait bir özellik olan kibir, onun Hz. Adem'e secde etmesini engellemişti. Kur'ân-ı Kerim'de Allah (cc) şöyle anlatmaktadır: "(Hz. Adem'e) secde etmekten yalnızca İblis kaçındı. Kibirlendi ve kâfirlerden oldu." (Bakara, 34).
-Peygamberimiz (sav) de "(Kibir) insanı zalimler arasına sokar."
" Kibir cehennemliklere mahsus başlıca kötü huylardan biridir."
"Kıyamet gününde kendini beğenmiş kimseler Hz. Peygamber’den uzak kalacaklar".
"Kalbinde zerre kadar kibir hadis-i bulunan kimse cennete giremeyecektir (Müslim, “Îmân”).
-Özellikle son hadis, kibrin ne kadar kötü bir huy olduğunu gösteren bir delil olarak konuyla ilgili bütün kaynaklarda zikredilir.
-İmam-ı Gazâlî bu hadisi açıklarken özetle şu görüşlere yer verir:
Kibir cennete girmeye engeldir; çünkü insanın müminlere yaraşır huylar kazanmasını önler; halbuki bu huylar cennetin kapıları demektir.
Kibir cennetin bütün kapılarını kapatır; zira kibirli kişi kendisi için istediğini başkaları için isteyemez.
-Mekke'nin fetih günüydü...
Bir adam Resulullah (sav) in yanına yaklaştı.
Korkudan, heyecandan titriyordu.
Resulullah (sav) de gördü adamın bu halini ve dönüp seslendi: " Titremene lüzum yok, ben kral değilim "
Ve ardından dedi ki; " Kureyşli kuru et yiyen bir kadının oğluyum ben."
-Belli ki, yanında tir tir titreyen adama şunu hissettirmek istedi Peygamberimiz (sav).
-Demek istemiştir ki...
Peygamberim, farkım bu..
Başka farkım yok.
Sen ve ben insanız.
Beni sana üstün kılacak, ne soy sop, ne kavim ne de bir iktidar bağı olamaz.
-Tevazulu olmaya yine başka bir örnek verirsek.
-Bir gün Hazret-i Hüseyin -radıyallâhu anh- yoldan geçerken, ekmek kırıntıları yiyen fakirlere rastladı. Fakirler:
“–Ey Allâh’ın kulu! Buyur, gel!..” diye davet ettiler.
Hazret-i Hüseyin, kibirli bir insan olmadığı ve kibirlilerden de hiç hoşlanmadığı için hemen atından inip onlarla beraber yediklerinden yemeye başladı. Yemek bitince, Peygamber Efendimizin güzel torunu:
“–Ben, sizin davetinize uydum. Haydi, şimdi de ben sizi davet ediyorum. Buyrun, bizim eve!..” der. Hep beraber hane-i saadetlerine gidip yemek yerler.
▪︎Bir gün Süleyman (Aleyhisselam) yüzbinlerce insan, cin ve hayvan huzurunda öyle yükseldi ki, meleklerin göklerdeki tesbih seslerini duydu. Sonra öyle alçaldı ki, ayakları deniz sularına değmeye başladı. Bu sırada bir ses duydu:
-“Eğer Süleyman’ın kalbinde zerre kadar bir kibir olsaydı, onu yükselttiğim nispetten daha çok aşağı düşürürdüm…”
-Beyazıd-i Bistami Hazretleri birgün uyuz bir köpeğin yanından geçerken eteklerini toplamış.
Köpek tarafından bir ses duymuş; ''Ey Beyazıd! Bu etek toplayışın, eteklerinin kirleneceği endişesiyle ise, bir tas su ile temizlenir. Fakat dikkat et, eğer kibrinden ötürü ise, yedi derya birleşse gönlündeki kibir kirini temizleyemez.''
-Bu durumdan çok etkilenen Beyazıdi Bestami Hz.leri, hemen tevbe ve istiğfar etmiş.
-Birgün Efendimiz (sav) Sahabe-i Kiramdan bazıları ile otururken, başka bir sahabi yanlarına gelir. Efendimiz (sav) bu sahabinin yüzüne baktığında acayip bir kir görüp, sorar; ''Doğru söyle, ben bunların hayırlısıyım, iyisiyim diye içinden geçirdin mi?''
O da ''Evet içimden böyle bir his geçti'' deyince, tövbe istiğfar etmesini söylüyor ve insanın kendisini beğenmesinin ve başkalarından daha iyi olduğunu düşünmesinin kibir ve ucb olduğunu, Allah'ın (cc) gazabına sebep olabileceğini bildiriyor.
-Yazımızı bir dua ile bitirelim.
"Ya Rabb! Kibri yüzünden Cennet’ten kovulan şeytanın, bizi kibir tuzağına düşürmesinden Sana sığınırız." (Amin)