Cennet'ül Baki Kabristanı
Mehmet Bina
* Hz. Peygamber tarafından mezarlık olarak kullanılmasına karar verilmeden önce Bakī‘ “garkad” adı verilen bir tür çalılıkla kaplı bir yerdi. Resûl-i Ekrem ashabından vefat edenlerin defnedilmesi için bir yer arayarak Bakī‘ mevkiini mezarlık olarak kararlaştırdı.
* Bu mezarlığa muhacirlerden ilk defnedilen Osman b. Maz‘ûn’dur.
{Yıkanma ve kefenlenme hazırlıkları yapılırken Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir ara kendisine yanaşır ve alnından öper ve hüznünü gözyaşları ile ifade eder. Devamında ise şu sözleri söyler: “Ey Ebû Sâib, Allah sana rahmet etsin. Dünyadan çekip gittin. Ama ne sen ona iltifat ettin, ne de o sana.”
Osman bin Maz’un (r.a) kabre indirilip defnedildikten sonra Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), “O bizim ne iyi selefimizdir…” diyerek kabrinin başına bir taş diker.}
* Hz. Peygamber (sav) onun baş ve ayak uçlarına kendi getirdiği iki taşı koydu; sonra da, “Bu âhirete ilk gidenimizdir” diyerek buraya Revhâ adını verdi.
Hz. Peygamber, oğlu İbrâhim vefat edince aynı yere defnedilmesini emretti; kabrinin üstüne su döktü ve buraya Zevrâ adını verdi. Bunun üzerine Medine’deki her kabile Cennetü’l-bakī‘da kendileri için bir yer ayırdılar. Hz. Peygamber’in kızlarından Rukıyye ve Zeyneb de buraya defnedildiler; sonradan Hz. Fâtıma ile oğlu Hz. Hasan da Bakī‘a gömüldüler.
Peygamberimizin küçük yaşta vefat eden oğulları Kasım ve Abdullah, Mekk'ede Cennet'ül Mualla dadır}
Daha sonra vefat eden bir kimsenin nereye defnedileceği sorulduğu zaman Hz. Peygamber, “Âhirete ilk gidenimiz olan Osman b. Maz‘ûn’un yanına” buyururdu. Ensardan Bakī‘a ilk defnedilen ise Es‘ad b. Zürâre’dir.
* Bazı cenaze namazlarını burada kıldırırdı.Bazan ordularını buradan sefere uğurlardı.[DİA]
*Hz. Osman (Ra) Bakî kabristanlığında medfundur.
Hz. Osman (ra)'ın Kabri Cennet'ül Baki'de uzaklardadır.
Rivayete göre, Bir gün Peygamber Efendimiz, Mescid-i Nebevide Hazreti Osman (R.A) ile otururlarken, Peygamber Efendimiz Hazreti Osman’dan bir ok atmasını ister. Hazreti Osman yayını ve okunu alır ve fırlatır. Ok yere düştüğünde Peygamber Efendimiz der ki :”Ya Osman(R.A), senin kabrin orada olacak benim kabrim de burada olacak” buyurur. Hazreti Osman Efendimiz bunu duyunca üzülür, “Ya RasülAllah (S.A.V) keşke daha önce söyleseydiniz, oku hiç çekmeden atardım, ayağımın dibine düşerdi ve sizin yanı başınıza gömülürdüm” der. Peygamber Efendimiz de bunun ardından Hazreti Osman Efendimizin Kabri Şerifi ile Peygamber Efendimizin Kabri Şerifi arasındaki araziye gömülecek olanlar için Hazreti Osman Efendimize şefaat hakkı verileceğinin müjdesini verir. Bunun üzerine biraz önce üzüntüde olan Hazreti Osman Efendimiz bu sefer sevinir, “Ya RasülAllah(S.A.V) keşke daha önce söyleseydiniz de şu oku daha da ilerilere fırlatsaydım” der.
İşte Hazret-i Osman (Ra)'ın uzaklara gömülmüş olmasının sebebi budur.
Peygamberimizin amcası Hz. Abbas, halası Safiye ve bazı torunları da buradadır.
Efendimiz’in oğlu İbrahim, kızları Rukiye ve Zeyneb, Hz. Fâtıma ile oğlu Hasan da
buraya defnedildiler. Kerbelâ’da şehid edildikten sonra Şam’a götürülen Hz. Hüseyin’in başı,
Muaviye tarafından Medine’ye gönderilince annesinin yanına defnedildi.
Bakî’a defnedilenler arasında Rasül-ü Ekrem’in “benim ikinci annem” dediği Hz.Ali’nin annesi Fâtıma binti Esed ile mübarek zevceleri-mü’minlerin annelerinden Hz. Âişe, Hz. Hafsa, Hz. Ümmü Seleme, Hz. Zeyneb binti Huzeyme, Hz. Zeyneb binti Cahş, Safiye, Reyhâne ve Mâriye bulunmaktadır.
* Hz. Osman’ın kabri üzerine de 601’de Selâhaddîn-i Eyyûbî’nin emriyle bir kubbeli türbe yapılmıştır.
Evliya Çelebi Cennet'ül Bakī‘da türbesi bulunanların adlarını zikrettikten sonra sandukalarının altın işlemeli yeşil atlasla örtülü olduğunu, türbedarların “öd-i mâverdî” yakarak ziyaretçilere güzel koku sunduklarını, Hz. Âişe’nin türbesinin Kanûnî Sultan Süleyman tarafından 1543’te yenilendiğini, ayrıca Hz. Peygamber’in, annesi Âmine’yi Ebvâ’dan buraya süt annesi Halîme’nin yanına hicretin 6. yılında nakletmiş olduğunu haber vermektedir.
*1806 yılında Suûd b. Abdülazîz Medîne-i Münevvere’yi istilâ edince Cennetü’l-bakī‘daki mezar taşlarını ve türbeleri yıktırdı; II. Abdülhamid bunları yeniden yaptırmışsa da 1926’da Suûdîler’den Abdülazîz b. Suûd türbe ve mezarları yeniden yıktırmıştır. Bugün hiçbir türbe ve mezar taşının bulunmadığı Cennet'ül Bakī‘ yine mezarlık olarak kullanılmaktadır. (TDV İslâm Ansiklopedisi)
Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyururlar:
“Medine’de vefat etmeye muktedir olan orada vefat etsin! Zira ben, orada vefat edene şefaat ederim.” (Tirmizî, Menakıb, 67/3917)