Mehmet Bina

CEBRAİL (A.S.)'IN HOCASI

Mehmet Bina

Birgün Server-i Enbiyâ 's.a.v.' mescidde oturmuş idi. Cebrâîlaleyhisselâm geldi. Sultân-ı Enbiyâ, hazret-i Cebrâîl ile konuşuyordu. Eshâb-ı kiram mescide gelip, Peygamberimizimeşgul görüp, bildiler ki, hazret-i Cebrâîl ile konuşuyor. Sükût edip, oturdular. O sırada hazret-i Ali 'r.a.' içeri girip, selâm verip, yerine oturdu. Hazret-i Osman 'r.a.' gelip, selâm verip, yerine oturdu. Sonra EbûBekir 'r.a.' gelip selâm verince, hazret-i Cebrailaleyhisselam ayak üzerine kalktı. Peygamberimiz sav de ayak üzerine kalktı. Eshâb-ı kirâm, Server-i kâinatı ayak üzere kalktığını görüp, hepsi ayağa kalkıp, hayret ettiler. ZîrâFahr-i âlem, Eshâb-ı ikramdan kimseye ayak üzerine kalkmamıştır. Sonra bu hususu, hazret-i Resûl-i ekremden sordular. Buyurdular ki: - EbûBekr-i Sıddîk mescide girip, selâm verdiği zaman, CebrailaleyhisselâmEbûBekr-i Sıddîka hürmet için ayak üzerine kalktı. Ben de ayak üzerine kalktım. Sonra, yâ kardeşim Cebrail, EbuBekire ne için hürmetettiniz, diye sordum. Dedi ki: -YâResûlallah! EbûBekre hürmet bana vaciptir. ZiraEbu Bekir benim hocamdır. Ben sordum, - Neden dolayı hocandır. Cebrâîlaleyhisselâm dedi ki: - Yâ Muhammed 'sallallahü aleyhi ve sellem'! Allahüteâlâ, Âdem aleyhisselâtüvesselâmı yarattığı zaman, meleklere, Hz. Âdeme secde ediniz, diye emretti. Benim hatırıma geldi ki, secde etmeyeyim. Ben ondan faziletliyim. Zira ki, o balçıktan yaratılmıştır, dedim. Bunun üzerine olmağa niyet eyledim. O zaman ki, Ebu Bekrin ruhu arş altında nurdan bir köşk içinde idi. Köşkün kapısı açıldı, Ebû Bekrin ruhuçıktı. Bana dedi ki, - YâCebrâîl secde eyle. Sakın muhalefet etme. Bunu üç keretekrarladı. Arkama üç kereeliyle vurdu. O sırada kalbimekibrve enaniyet geldi. Âdeme secde eyledim. Bendekikibir ve enaniyet, ibliseintikal edip, Âdeme secde etmedi. Ebedî tart edilip, lanetlendi ve ben de ebedî saadetekavuştum. Ya Muhammed 'sallallahü aleyhi ve sellem'! Ebû Bekir bu şekilde bana hoca olmuştur, dedi.

GAFLETTEN HİDAYETE
Sahabeden Amrİbnü'lCemuhr.a. Hazretleri, İslâm'dan önce Medine'nin önde gelen şahıslarındandı. Ağaçtan yaptığı 'Menaf' adlı bir puta büyük saygı duyardı. Üç oğlu ise müslüman olmuştu.
Bir gece Amr b. Cemuh'un oğulları, bir arkadaşlarıyla birlikte Menaf'ı yerinden aldılar, götürüp bir lağım çukuruna attılar. Kimseye görünmeden de geri döndüler. Sabahleyin saygı için putuna giden Amr, onu yerinde bulamadı...
- Yazıklar olsun size! Bu gece tanrımızı kim çaldı? diye söylenmeye başladı. Bağıra çağıra, çevresine tehditler savurarak putunu aramaya koyuldu. Sonunda onu bir çukurda başaşağı devrilmiş olarak buldu. Kaldırıp temizledi, güzel kokular sürdü ve eski yerine koyarak şöyle dedi:
- Bu işi yapanı bir bilebilsem, onu perişan ederdim...
Ertesi gece gençler yine putu çalıp, bir gün önceki gibi yaptılar. Sabah olunca adam yine onu aradı ve pislikler içinde buldu. Alıp temizledi, güzelce kokulayıp yerine koydu.
Gençler ertesi gece yine aynısını yaptılar. Amr'ın sabrı taşmıştı. Yatmadan önce puta gitti, kılıcı boynuna taktı ve dedi ki:
- Ey Menaf! Bu işi sana kimin yaptığını bilemiyorum. Şayet sende bir hayır varsa, al sana kılıç! Artık sen kendini koru!
Gençler, yaşlı Amr'ın derin uykuya daldığını anlayınca, putun boynundan kılıcı attılar. Evin dışına götürdüler ve bir köpek leşine bağlayıp bir lağım kuyusuna atıverdiler.
Adam uyanıp putunu bulamayınca, yine aramaya başladı. Bu kez de bir lağım kuyusunda, üstelik bir köpek leşine bağlı ve yüzüstü devrilmiş vaziyette buldu. Fakat bu defa onu çukurda olduğu gibi bıraktı ve şöyle dedi:
- Vallahi sen tanrı olsaydın, köpek leşine bağlı olarak bu kuyuda böyle bulunmazdın!
Amrmüslüman oldu. Canını, malını ve çocuklarını Allah yolunda Rasulullahs.a.v.'in hizmetine verdi.

 

Yazarın Diğer Yazıları