
Çanakkale Savaşında Bulutların Arasında Kaybolan Düşman Askerleri
Mehmet Bina
Yarın idrak edeceğimiz 18. Mart 2021, Çanakkale Zaferi'nin bu ay 106. yılını kutlayacağız. Metrekareye 6 bin merminin düştüğü Çanakkale Savaşları, Türk tarihi açısından önemli bir dönüm noktasıdır. Bu savaş 18 Mart 1915 yılında başladı ve 9 Ocak 1916 tarihine kadar devam etti.
Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un “Çanakkale Şehitleri” adlı muhteşem şiiriyle önemine vurgu yapmıştır. “Şu Boğaz Harbi nedir var mı ki dünyada eşi, en kesif orduların yükleniyor dördü beşi. Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya, kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya” diye başlayan şiirinde, Çanakkale savaşında şehit olanları, Bedir Savaşında şehit olanlarla kıyas yapıyor. Onlar için “Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi, Bedrin aslanları ancak bu kadar şanlı idi” der. Bu savaş da hasta dedikleri, Osmanlı'nın gücünü, itilaf devletleri bir kez daha görmüş oldular ve Osmanlı Devleti biraz da olsa prestij kazanmıştır. Türk'lerin, eğer isterlerse neler yapabilecekleri tüm dünya tarafından öğrenilmiş oldu ve Türk halkına çok güçlü bir motivasyon sağladı.
Tabi ki bu savaş, Müslüman Türk askerinin maddi gücü olduğu kadar manevi yönden de, aşağıda vereceğimiz örnekle, güçlü olduğunu ortaya koymaktadır.
Çanakkale Savaşı'ndan 50 yıl sonra olayın görgü tanığı otuz üç Yeni Zelandalı asker¸ hareket eden ve askerleri alıp götüren dev boyutlu¸ parlak¸ beyaz buluttan söz ettiler. Yeni Zelandalı askerlere göre bu bulut bir UFO idi. Türklere göre ise bu bulut Allah (c.c.)'ın bir mucizesiydi. Çünkü Norfolk Alayı eğer o sabah ani baskını yapabilseydi¸ savaşı Müslüman Türkler kaybedeceklerdi.- Otuz üç Yeni Zelandalı asker 50 yıl sonra aşağıdaki açıklamayı yaptılar.
"Tarih 12 Ağustos 1915¸
Bu olay¸ savaşın en şiddetli ve son anlarında¸ gün ışığında¸ Anzak Suvla Koyu 60. Tepe'de gerçekleşti. Gün ağarırken gök berraktı. Görünürde 6 ya da 8 tane¸ hepsi birbirinin eşi olan¸ ekmek somunu biçimindeki bulut¸ 60. Tepe'nin üstünde yayılmış duruyordu. O sırada saat de 6 ya da 8 kilometrelik bir hızla güneyden meltem esmesine karşın¸ bu bulutların biçimleri de yerleri de değişmiyordu. Meltemin etkisiyle kayıp gitmediler. Bulunduğumuz yere göre 60 derecelik bir yükseklikte asılı duruyorlardı; yani tepenin 150 metre üstündeydiler. Bulut kümesinin tam altına gelen yerde¸ toprağın üstünde aynı boyut ve biçimde duran bir bulut daha vardı. Yaklaşık 250 metre uzunluğunda 65 metre yüksekliğinde ve 300 metre genişliğindeydi. Bu bulut oldukça yoğundu¸ yapısı katı maddeymiş gibiydi ve İngilizlerin bulunduğu savaş yerine 900-1100 metre uzaklıktaydı. Bütün bunları Yeni Zelanda Kıtası'nın 1. Sahra Birliği'ne bağlı 3. Bölük'teki 52 asker gördü. Türk birliklerinden ise 100'e yakın askerin bu olayı birebir gördüğüne şahit olduk. Yeni Zelandalıların aralarında bizde vardık. İçinde bulunduğumuz siperden güney batı doğrultusunda 1350 metre öteye yere inmiş olan bulut duruyordu. Bulunduğumuz yer 60. Tepe'ye göre 90 metre daha yukarıda olduğundan¸ üstten görebiliyorduk. Bulut daha sonra Kayacık Dere denilen kuru bir derenin yatağına doğru ilerlediğinde¸ onun daha önce durduğu zemini bütünüyle görebildik. Bu bulut da¸ öbürleri gibi açık gri renkteydi. Daha sonra Norfolk Alayı'ndan askerlerin bu kuru dere yatağından harekete geçerek 60. Tepe'ye doğru uygun adım yürüyüşe geçtiğini fark ettik. Buluta vardıklarında¸ hiç çekinmeden dost doğru içine girdiler. Ama yeniden içinden çıkıp¸ 60. Tepe'de savaşa katılan hiç kimse olmadı. Bir saat sonra¸ askerlerinin sonuncusu da görünmez olunca¸ bulut sanki yükünü almışçasına yerden yükseldi. Herhangi bir bulut gibi¸ yukarıda duran öbür bulutlara ulaşıncaya kadar yavaş yavaş havalandı.
Bulutlara yeniden baktığımızda¸ tıpkı kabuğun içindeki bezelyeler gibi görünüyorlardı. O ana kadar yukarıdaki bulutlar yerlerinde duruyorlardı. Yerdeki bulut yükselip aynı hizaya gelir gelmez¸ ansızın kuzeye doğru uzaklaşmaya başladılar. Trakya yönüne doğru gittiler. Üççeyrek saat içinde de gözden kayboldular."
Savaş sonunda bu askerler kayıp ya da yok edilmiş sayıldı. 1918 yılında Anadolu işgal edildiğinde¸ İngiltere'nin Türkiye'den ilk isteği de¸ askerlerinin geri verilmesi oldu. Türkiye'de¸ bu askerlerin ne tutsak alındığını¸ ne de bunlarla karşılaşılmış olunduğunu söyledi. Varlığını bile bilmiyorlardı…
Çanakkale savaşında bu ve buna benzer, manevi olaylar çoktur...
(Kaynak.Süleyman Hayri BOLAY¸ Çanakkale Zaferindeki Manevî Gücün Rolü)