Mehmet Bina

CAHİL İLE LATİFE YAPMAYIN.

Mehmet Bina

 Hazret-i Ali -radıyallahu anh- şöyle buyuruyor.

“Alçakça söylenen bir söze sakın cevap vereyim deme!.. Çünkü o sözün sahibinde, onun gibi daha nice düşük sözler vardır. Cevabınıza yine o bayağı ifadelerle karşılık verirler. Cahil ile sakın latife etmeye kalkma! Dili zehirli olduğundan gönlünü yaralar.”

Mevlânâ Hazretleri de şöyle buyurur:

“Cahiller karşısında kitap gibi sessiz ol!”

“Güzel huylu kişi, dedikodulara tahammül eden, insanların kötülüğüne karşı âmâ ve sağır davranan kişidir.”

Ebû Damdam gibi olmak!

Hakk’ın veli kullarının bu güzel ahlâkına dair pek manidar bir misali Peygamber Efendimiz -sallâllahu aleyhi ve sellem- şöyle haber verir:

Bir gün ashâbına:

“–Sizden biri, Ebû Damdam gibi olmaktan âciz midir?” diye suâl eden Allah Resulüne oradaki sahabeler:

“–Ebû Damdan kimdir?” diye sordular. Rasûl-i Ekrem -sallâllahu aleyhi ve sellem- Efendimiz de şöyle buyurdu:

“–Sizden önceki kavimlerden birine mensup biriydi. «Bana hakaret eden ve dil uzatarak gıybetimi yapan kimselere hakkımı helâl ediyorum.» derdi.” (Ebû Dâvud, Edeb, 36/4887)

DİLİN ISLAK KALSIN.

 Rabbimiz: “Ey iman edenler, Allah’ı çokça zikredin” buyurmaktadır. Abdullah b. Büsr anlatır: Adamın birisi: “Yâ Rasulallah, İslâm’ın nafile ibadetleri bana ağır geldi. Bana, devamlı yapabileceğim bir şey söyle ki ona sımsıkı sarılayım” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah aleyhisselâm: “Dilin devamlı Allah’ın zikriyle ıslak kalsın” buyurdu.

KEFENDEN BAŞKA BİR ŞEY GÖTÜRMÜYOR.

 İslâm'ın müdafaası için Haçlı ordularına karşı iman dolu göğsünü siper eden büyük kumandan Salahattin Eyyübî, hayatının son dakikalarını yaşadığı ölüm döşeğinde şöyle bir ricada bulunmuştu:

— Bana uzunca bir değnek getirin.

Başucunda bekleyenler bu isteğin manasını anlayamasalar da, uzunca bir değnek getirdiler.

Bir zamanlar, birleşik Haçlı ordularına kahramanca karşı koyan Salahattin Eyyübî, yün yorganın altından güçlükle çıkardığı eliyle köşedeki dolabı işaret etti:

— Şurada benim kefenim saklı durmaktadır. Onu çıkarın ve bu değneğin ucuna takın. Yanındakiler biraz merak biraz da heyecanla kefeni değneğin ucuna taktılar. Ayakucunda sopanın başında beyaz bir kefen dalgalandığını gören büyük kahraman, bu defa şu vasiyeti yaptı:

— Şimdi bu sopayı alıp Şam'ın bütün sokaklarını gezdirin ve her geçtiğiniz yerde şöy¬le sesleniniz:

"Ey ahali, hükümdarımız Salahattin Eyyübî'yi bilirsiniz ya. İşte o, sahip olduğu bunca servet ve hazinelerin hepsini burada bırakıp gidiyor. Şu sopanın ucundaki iki arşınlık kefenden başka bir şey götüremiyor."

O gün vefat eden büyük kumandanın arkasından halk hatimler okudu, dualar etti. Bunca servet ve ihtişamının hiçbirini ahirete götüremeyeceğini iki metre bezle pek veciz bir şekilde ilan eden aziz hükümdarları için gözyaşları döktü.

Kaynak: İslam Akaidi, Erkam Yayınları

Yazarın Diğer Yazıları