Mehmet Bina

BİZİ ALLAH İLE ALDATMAK İSTEYENLERE ALDANMAYA RAZIYIZ…

Mehmet Bina

Abdullâh ibn-i ömer(r.a.),
Ashâb-ı Kirâm'ın ileri gelen zenginlerinden biriydi. 
Servetinin fazla birikmesine meydan vermez, eline geçeni yoksula dağıtırdı. Sahip olduğu şeyler içinde en çok beğendiklerini, Allah yolunda sarf edilmek üzere ayırırdı. İyi hâlini gördüğü ve bilhassa namaz kıldığını öğrendiği bütün kölelerini âzâd etmeye başlamıştı. Dostlarından biri, onu ikaz etti ve, 
Kölelerinden bir kısmının Allah rızası için değil de, sırf âzâd edilmek maksadıyla camiye geldiğini söyledi.                           Hazret-i Abdullah, 
Kalbindeki Allah muhabbetini yansıtan şu güzel cevabı verdi:
- Bizi Allah ile aldatmak isteyenlere aldanmaya razıyız!                        

GÜNAHSIZ BİR AĞIZLA DUA ETMEK                                         Peygamberimiz bir gün sahabelerine şöyle buyurmuş:
"Günahsız bir ağızla dua edin.  Ya Resulallah bu nasıl olacak?
Dediklerinde şöyle devam etmiş. Sen arkadaşının ağzıyla günah işleyebilir misin? Peki, o senin ağzınla günah işleyebilir mi?
O halde birbiriniz için dua edin, işte günahsız bir ağızla dua böyle olur" buyurmuş...Günahsız ağızla dua etmek...!
Cenab-ı Rabbül Alemin Hz. Musa’ya:
- "Ya Musa bana günahsız bir ağızla dua et!.." diye buyurdu.
Musa (a.s) :
- "Yarabbi bende öyle bir ağız yok ki, sana nasıl günahsız bir ağızla Dua edeyim." dedi.
Bunun üzerine Allah-u Teala :
- "Başkalarının ağzıyla dua et çünkü sen başkalarının ağzıyla günah işlemiş olmazsın, öyle hareket et ki diğer insanlar gece gündüz sana dua etsinler. Veya kendi ağzını temizle, Allah'ın (c.c) adı temizdir onu zikreden ağız temizlenir."                        
                                            BİN DİNAR.                                              Senin Allahın adil mi diye sordu kadın, Hz Davut’a?
Ne diyorsun sen kadın o asla zulüm etmez. Ne oldu ki?
Kadın: Üç tane küçük kızı olan ve kocası ölmüş birisiyim. Üç gün önce bir tane ceylan yavrusu vardı elimizde onu büyük bir deriye sararak satıp pazardan evlatlarıma yiyecek alacaktım ki yolda büyük bir kuş gelip onu alıp gitti. Şimdi ben ne yapacağım. Çocuklarım aç. Hem ceylan hem de o büyük deri elimden gitti.
Onlar konuşurken kapı çaldı ve içeriye on tane tüccar girerek 1000 dinar verip: Al bunu hak eden birisine ver dediler. Hayrola diye sorunca:
Denizde bir kayıkla yolculuk yapıyorduk ki ansızın fırtınaya tutulduk ve kayığımız hasar gördü. Günlerce aç ve çaresiz gezerken şöyle dedik: Eğer Allah bizi kurtarırsa adam başı 100 dinar bir fakire yardım edelim. Bu sırada bir kuş tepeden denize bir şey bırakıp gitti. Baktık ki deri parçası ve içinde de ceylan. Hem kayığın hasarlı kısmını deri ile kapattık hem de ceylanı yiyerek ölmekten kurtulduk.
Hz Davut 1000 dinarı alarak o kadına verdi ve buyurdu ki: Rabbin senin için hem karada hem de denizde ticaret yapıyor ve sen ona zalim mi diyorsun. Al bu paraları ve kızların için harca.
( Unutma. Allah sana sıkıntı verse de daha sonra büyük bir hayır verir. Kalbini ferah tut. Eğer Yusuf imtihana tutulmasaydı babasının yanı başında kalacaktı. Sınavdan başarılı çıkınca Mısırın azizi oldu.
Aklında olsun. Sabırdan sonra seni bekleyen bir güzellik var. Öyle ki bütün dert ve sıkıntılarını unutturacaktır.)                        
 

Yazarın Diğer Yazıları