Bize Kötülük Yapana Da İyilik Yapacağız!
Mehmet Bina
*İyilik yapanlara iyilik, kötülük yapanlara da kötülük yapmak erdemlilik değildir. Asıl erdemlilik ve meziyet, kötülük yapanlara da iyilik yapabilmektir. Zîrâ iyilik yapılan kimse düşmansa dost olur; ortadaysa yakınlaşır; yakındaysa muhabbet ve samîmiyeti ziyâdeleşir.
Kötülüğüne iyilikle mukâbele edilen kimse için bu iyilik, bir daha o kötülüğe dönmemesi için bir perde olur.
Peygamberimiz (sav), “Seninle ilgisini kesenden sen ilgini kesme! Sana vermeyene sen ver! Sana kötülük edeni bağışla!” buyurmaktadır.(Ahmed ibn-i Hanbel, Müsned, IV, 148, 158)
Ebû Hüreyre (ra)’den rivayet edildiğine göre bir adam:
- Yâ Resûlallah! Benim akrabam var. Ben kendilerini ziyaret ediyorum, onlar bana gelip gitmiyorlar. Ben onlara iyilik ediyorum, onlar bana kötülük ediyorlar. Ben onlara anlayışlı davranıyorum, onlarsa bana kaba davranıyorlar, dedi.
Bunun üzerine Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
- “Eğer dediğin gibi isen, onlara sıcak kül yutturmuş oluyorsun. Sen böyle davrandıkça, Allah’ın yardımı seninle beraberdir.” - (Müslim, Birr 22)
Akrabalarla ilgiyi kesmenin insana yakışmayan bir davranış olduğunu Resûl-i Ekrem Efendimiz bir teşbihle anlatmaktadır. Bu hadiste, akrabasını unutup onlarla ilgiyi kesenler sıcak kül yiyen kimseye benzetilmektedir.
Kül yiyen kimse çok geçmeden korkunç bir ıstırap çekmeye başlar. Midesi yanar, bağırsakları kavrulur, aşırı derecede susuzluk duyar. Ne kadar su içerse içsin harareti bir türlü sönmez.
Akrabasına kötü davranan, onlarla görüşüp konuşmayan kimseler, yaptıkları bu insanlık dışı davranışlardan dolayı bir müddet sonra pişman olup elem ve ıstırap çekerken, onların kabalıklarına katlanan, kötülüklerine iyilikle karşılık veren akrabaları ise, insanca davranmanın derin huzurunu tadarlar. Bu konudaki dinî buyruklara uymanın mânevî zevkini yaşarlar. Onların bu asil davranışı kadir bilmez akrabalarını daha fazla ezer, yerin dibine geçirir.
Akrabasıyla ilgisini kesenlere sıcak kül yedirmek teşbihini, onların yüzüne sıcak kül serpmek, yüzlerini kül rengine boyamak, böylece kendilerini mahcup ve perişan etmek şeklinde de anlamak mümkündür.
Gelmeyen akrabasına giden, onların kabalıklarına tahammül eden, maddî ve mânevî yardımlarıyla onları görüp gözeten kimsenin yaptığı bu iyilik ve ikramlar, Cenâb-ı Hakk’ın rızâsını kazanmaya vesile olur.
1. Akrabalar gelmese bile onlara gitmeli ve kendileriyle ilgiyi kesmemelidir.
2. Akrabalarla ilgiyi büsbütün kesmek, bu konudaki Peygamber buyruklarını dikkate almamak, dolayısıyla Cenâb-ı Hakk’ı gücendirmek demektir.
Peygamberimiz (sav), şöyle buyuruyor.
"Cennet bahçelerine bakan köşkler gördüm ve Cebrâîl -aleyhisselâm-’a:
«Bunlar kimin içindir?» diye sordum. O da:
«Her türlü kin, nefret ve öfkeyi bastırıp içine gömenlere ve insanların kusurlarını hoş görüp bağışlayanlaradır.» dedi.”
(Ali el-Müttakî, no: 7016; Avârif, s. 253)