Mehmet Bina

BESMELE'NİN FAZİLETİ

Mehmet Bina

Saliha bir kadının, münafık ve cahil bir kocası vardı. Bu kadın “Bismillahirrahmanirrahim” diye besmele çekmeden hiçbir işine başlamazdı. Münafık kocası, onun bu haline çok kızar, kadıncağıza yapmadığı eziyeti bırakmazdı. O saliha kadın ise, kocasının eza ve cefalarına sabreder ve onun doğru yola gelmesi için, Allah’a dua ederdi. Bir gün, o zalim adam iyice öfkelenmişti. Karısına yapacağı eziyet ve kötülük için bir bahane arıyor ve kendi kendine:
“Şuna bir oyun çevireyim de görsün. Bakalım onu rezil olmaktan kim kurtaracak?” diye söylenip duruyordu. Başkalarına açıkça söylemediği inkarcılığı, artık bütün çirkinliğiyle, içinde dolup taşmıştı. Hanımını çağırdı. Ona bir kese altın vererek: “Bunu iyi sakla!” diye tembih etti. O saliha kadın da, kocasının emri üzerine hemen gitti. Besmele’yi çekerek keseyi iyice sakladı. Fakat kocası olan münafık adam da onu gizlice takip ediyordu. Sonra, karısının haberi olmadan keseyi ordan aldı. İçindeki altınları boşaltarak keseyi derin bir kuyuya attı. Aradan çok geçmeden, yine hanımını çağırdı. “Sana verdiğim bir kese altını hemen getir” dedi. Kadın koştu, keseyi sakladığı yere; “Bismillahirrahmanirrahim” diyerek elini uzattı. Tam o anda, AllahüTeala Hazretleri’nin emriyle melekler tarafından kese kuyudan çıkarılıp, yerine kondu. Yanlız ıslanan keseden sular damlıyordu. Kadın, kesenin neden ıslandığını anlayamadı, getirdi. Kocasına teslim etti. Adam, içi altınla dolu ıslak keseyi görünce çok şaşırdı. Karısının söylediklerinin ne kadar doğru olduğunu anladı.Sonra karısına: “Sana çok zulmettim, cok canını yaktım, beni affet” diye yalvarmaya başladı. Allah’a tevbe ve istiğfar etti. Allah’ın salih kullarından biri oldu. O günden sonra, dua ve yakarışlarında hep şöyle derdi. “Ya Rabbi! Bana dünyam ve ahiretim icin hayırlı, saliha bir kadını eş olarak verdiğin için, sana hakkıyla şükretmekten acizim, beni affet Allah’ım.”
O saliha kadın ise: “Ya Rabbi! Sana şükürler olsun ki, duamı kabul edip, kocamı salihlerden eyledin”. Diye dua ediyordu.Sabrın kendisi acıdır, lakin meyvesi tatlıdır.

BİR GENCİN TEVBESİ

AllahüTeala, Peygamberi Musa Aleyhisselama hitap edip: - "Ey Musa! Filan mahallede, bizim dostlarımızdan biri vefat etti. Git onun işini gör. Sen gitmezsen, bizim rahmetimiz onun işini görür" buyurdu. Hazreti Musa, emir olunduğu mahalleye gitti. Ordakilere: - "Bu gece, burada AllahüTealanin dostlarından biri vefat etti mi?" diye sorunca. - "Ey Allahın peygamberi! AllahüTealanın dostlarından kimse vefat etmedi. Ama filan evde zamanını kötülüklerle geçiren fasık bir gen öldü. Fışkının çokluğundan hiç kimse onu defnetmeye yanaşmıyor" dediler. Musa Aleyhisselam: "Ben onu arıyorum" buyurdu. Gösterdiler. Hazreti Musa, o eve girdi. Rahmet melekleri gördü. Ayakta durup, ellerinde rahmet tabakları olup. AllahüTealanın rahmet ve lütfunu saçıyorlardı. Hazreti Musa, yalvararak münacaat etti: - "Ey Rabbim! sen buyurdun ki, "O benim dostumdur". İnsanlar ise fasık olduğuna şahitlik ediyorlar. Hikmeti nedir?" AllahüTeala: "Ey Musa! İnsanların onun için fasık demeleri doğrudur, ama günahından haberleri var, tövbesinden haberleri yok. Benim kulum, seher vakti, toprağa yuvarlandı ve tövbe etti. Bizim huzurumuza sığındı. Ben ki Allah'ım! Onun sözünü ve tövbesini kabul ettim. Ona rahmet ettim ki, bu dergahın ümitsizlik kapısı olmadığı anlaşılsın" buyurdu.

 

Yazarın Diğer Yazıları