Mehmet Bina

Beşikte iken konuşan çocuklar.

Mehmet Bina

Alimler, bu sayılar hakkında değişik görüşler ortaya koymuşlardır. Kurtubî, “Bu sayı sınırlama ifadesinin doğru olmadığı” görüşündedir.

İbn Hacer, farklı kaynaklarda geçen değişik rivayetlerin toplamından küçükken konuşanların sayısını 7’ye kadar çıkartıyor.

Bunlar:

Hz. İsa,

İbn Cürec’in şahidi,

Firavunun annesini ateşe attığı kadının çocuğu,

Hz. Yusuf’un şahidi,

Hz. Yahya,

Hz. İbrahim,

Hz. Muhammed (a.s.m), 

Ayrıca, Uhdud/ateş çukuruna atılan annenin çocuğu, Peygamberimiz zamanında bebekken konuşan “Mübareku’l-Yemame” de sayılırsa bu sayı dokuz olur.

Muhammed b. Sîrîn kanalıyla rivayet edilen Hadis-i Şerfe göre beşikte üç kişi konuşmuştur. ▪Bunlardan biri Hz. Îsâ (as). Annesini zina töhmetinden kurtarması ve kendi olağan üstü yaratılışının hikmetini ortaya koyması için Allah (cc), ona beşikte konuşma gücü vermiştir. Hz. Îsâ’nın bu mûcizesi Kur’an’da açıklanmıştır. (Âl-i İmrân 3/45, 46; el-Mâide 5/110; Meryem 19/29, 30).

▪İkincisi Cüreyc olayındaki bir çocuk.

Cüreyc ile ilgili değişik silsilelerle gelen Hadis-i Şeriflerdeki bilgilere göre olay şöyle cereyan etmiştir: Benî İsrâil’den Cüreyc (bir başka rivayette Cüreyc er-Râhib) adında bir kişi dünya işlerinden memnun olmadığı için kendisine bir mâbed (ibadet yeri) yapar ve orada ibadete çekilir. İbadetle meşgul olduğu bir sırada annesi kendisini görmek üzere mâbedine gelir ve oğluna seslenir. O anda namaz kılmakta olan Cüreyc, ibadetini yarıda bırakıp annesine cevap vermesinin doğru olmayacağını düşünerek namazına devam eder. Annesi oğluna üç defa seslendiği halde cevap alamayınca ona ölmeden önce kötü bir kadının şerrine uğraması bedduasında bulunur.

Daha sonra bir gün Cüreyc mâbedinde iken bir kadın onu yoldan çıkarmak amacıyla gelir ve kendisiyle cinsî ilişkide bulunmasını teklif eder, fakat teklifi Cüreyc şiddetle redder. Bunun üzerine kadın, mâbedin yanında koyun gütmekte olan bir çobanla ilişki kurar ve ondan hamile kalarak bir oğlan çocuğu doğurur; çocuğun babasının da Cüreyc olduğunu söyler. Yöre Halkı zahid ve ibadetci olarak tanıdığı Cüreyc’le ilgili haberi duyunca ona hakaret eder ve ibadet yaptığı yeri (mâbedini) yıkar.

Bu iftira üzerine Cüreyc abdest alıp namaz kıldıktan sonra çocuğa, “Baban kim?” diye sorar; çocuk da, “Çobandır” cevabını verir. Başka bir rivayete göre Cüreyc bir dal alarak beşikteki çocuğa dokundurur ve, “Baban kim?” diye sorar; o da, “Çoban” diye karşılık verir (İbn Hacer, VI, 482).

Semerkandî’nin rivayetinde ise Cüreyc kadına, “Ben seninle nerede ilişkide bulundum?” diye sorunca kadın, “Ağacın altında” cevabını verir; Cüreyc ağacın yanına gidip, “Allah için söyle, senin altında bu kadınla ilişki kuran kim?” diye sorar; ağacın her dalı, “Koyun çobanı” cevabını verir.

Bunun üzerine halk Cüreyc’in mâbedini altından yapmak ister, fakat o sadece çamurdan yapılmasına rıza gösterir (Buhârî, “Meẓâlim”, 35, “Enbiyâʾ”, 48, “ʿAmel fi’ṣ-ṣalât”, 7).

Cüreyc’in mâbedde bulunması, annesine cevap vermemesi, mâbedinin yıkılması ve yerine yenisinin inşa edilmesi konusunda çeşitli yorumlar yapılmıştır. Cüreyc’in İsrâiloğulları’ndan bir zâhid olduğu belirtilmekte, ayrıca Hz. Îsâ’dan sonra yaşadığı ve onun dinini benimseyenler arasında yer aldığı da ileri sürülmektedir. Buna delil olarak da mâbede çekilip ibadet etmesi gösterilmektedir. Zira savmaa (ibadet ettiği yer)  Hz. Îsâ’nın tâbileri tarafından icat edilmiştir.

▪︎Ebû Hüreyre’den rivayet edilen Hadis-i Şerife göre beşikte konuşan üçüncü çocuk Benî İsrâil’den bir kadının oğludur. Bu kadın çocuğunu emzirirken yanından gösterişli bir süvari geçerken kadının, “Allahım! Benim çocuğumu da bu atlı gibi yiğit yap” diye duada bulunması üzerine çocuk annesini emdiği memeyi bırakmış ve, “Allahım! Beni onun gibi yapma” diyerek emmeye devam etmiştir. Daha sonra oradan geçmekte olan bir kervanın içinde, hırsızlık yaptı, çeşitli suçları işledi diye dövülen ve işkenceye tâbi tutulan bir câriyeyi görüyor ve evlâdının onun durumuna düşmemesi için, "Yarabbi benim çocuğumu bu gibi yapma" diye dua ediyor.

Çocuk yine annesinin memesini bırakarak, “Allahım! Beni bu kadın gibi yap” diye konuşuyor.

Bunun üzerine kadın oğluna kendisininkilere aykırı dileklerde bulunmasının sebebini sormuş, o da şöyle cevap vermiştir: “Anneciğim! O senin iyi olarak gördüğün heybetli atlı bir zâlimdi, insanlara kötülük yapıyordu. Câriyeye gelince onun için zina etti diyorlar, halbuki zina etmemiş; çaldı diyorlar, halbuki çalmamıştır. O mâsum cariye ‘Allah bana yeter’ demek suretiyle O’na sığınmaktadır” diyerek çocuk annesine cevap veriyor.

▪ Yine Mesnevi'de şöyle blr Hadise geçmektedir.

Dünyadaki gücünü İsâ aleyhisselâma, inananlara zulüm etmek için kullanan yahudi bir padişah vardı.

Bu padişah, İsâ aleyhisselâma inananlardan kurtulmak için, zalimliğine uygun düşen bir yol bulmuştu.

Bir gün, Şehrin orta yerine azgın bir ateş yaktırarak yanına da bir put diktirmişti. O puta secde etmeyen hıristiyanları ateşe attırıyordu.

Kucağında çocuğuyla bir kadın getirdiler ve puta secde etmesini istediler.

Kadının secde etmekte isteksiz davrandığını gören padişahın adamları, çocuğu kadının elinden alarak kızgın ateşin içine attılar.

"Eğer secde etmezsen sende oğlun gibi ateşe atılacaksın'' derler.

Çocuğun ıstırabıyla yıkılmış olan zavallı anne, şaşkınlık içinde puta secde edeceği sırada çocuk dile gelerek ateşlerin içinden şöyle seslenir:

''Anne, puta secde etme, yanıma gel. Ben burada çok rahatım. Daha önce görmediğim güzellikler içerisindeyim.''

Bunun üzerine anne içine düştüğü şaşkınlıktan kurtulur ve anneyi de alevlerin arasına atarlar.

Onun ardından, oraya toplanan halkı da, secde etmedikleri için ateşe atmaya başlarlar. İnsafa gelmeyen padişah,

"Ne oldu senin yakıcılığın'' diyerek ateşe kızar. Ateş dile gelerek padişaha cevap verir: ''Ben bir emir kuluyum. Allah'ın emri olmadan kimseyi yakamam.''

İnananlara selâmet olan dünya ateşi, alevlerini artırarak etrafa yayılır. O zalim padişahı ve ona hizmet edenleri içine alır; yakar ve kül eder.

Allah'a inananlara bir çağrı var burada. Ey inananlar! Nefse muhalefet etmek ve şeytana uymamak için zorluklara katlanın ve sabır ateşine girin. Böylece, Allah'ın İbrahim aleyhisselâma yaptığı gibi ikramlara ulaşacaksınız. Ateşin içerisindeki nimet sofrasına oturacaksınız. Rabbim bizleri son nefeste imandan ayırmasın.

Yazarın Diğer Yazıları