Mehmet Bina

Başkalarının kusurunu kapatmak

Mehmet Bina

İbrahim Edhem Hazretleri ile uzun yıllar arkadaşlık yapmış olan bir kimse vardı. Bir defasında:

“–Senelerdir beraber bulunuyoruz. Ricâ etsem, bende gördüğün ve hoşuna gitmeyen şeyleri söyler misin?” diyerek İbrahim Edhem Hazretleri’ne sordu. Hazret ise bu suâle şu mânidâr cevâbı verdi:

“–Ben sana hiç o gözle bakmadım ki!”

Şeyh Sâdî ne güzel buyurmuştur:

“Şunu bil ki, bu dünyada başkalarının hep iyi taraflarını görenlerin, yarın mahşer günü kusurları görmezlikten gelinir.

Ebû Hüreyre  (ra)’den rivayet edildiğine göre, peygamberimiz  (sav) şöyle buyurdu:

Bir kul, bu dünyada başka bir kulun ayıbını örterse, kıyamet gününde Allah da onun ayıbını örter.”

(Müslim, Birr 72)

Dinimiz, insanların ayıplarını araştırmayı ve kişilerin gizli hallerini ortaya çıkarmak için gayret etmeyi yasaklamıştır.

Buna karşılık, bir kimsenin ayıplarını, kusurlarını örtmek ahlâkî bir fazîlet, üstün bir insânî meziyet kabul edilmiştir.

Örtülmesi istenilen ve ▪︎Allah’ın da kıyamet gününde örteceği ayıp, kusur ve hatalar, kul hakkına taalluk etmeyen, zulüm ve haksızlık olmayan, söylenilmesi halinde kimseye fayda temin etmeyecek türden olanlardır. Bu sayılanlar ve benzerleri dışında kalan günahları ve özellikle haramları gizlemek câiz değildir.

Allah Teâlâ, dünyada günahlarını örttüğü kulunun, kıyamet gününde de hata ve kusurlarını örter. Böylece mahşer halkı da onun bu halini bilmezler. Dünyada bir kulun hata ve kusurlarını örten kimse de sevap işlediği için, Allah katında o da mükâfatını görür.

▪Hadis-i Şeriften şunu anlıyoruz

1. Hata ve kusurları örtmek fazilettir.

2. Örtülen hata ve kusur, kul hakkına taalluk eden zulüm ve haksızlıklar cinsinden olmamalıdır.

3. Allah, dünyada kusurunu örttüğü kulunun, mahşerde de kusurunu ortaya çıkarmaz.

4. Dünyada kulların kusurunu örtenler, âhirette mükâfatını görürler.

Rivâyet edildiğine göre Hazret-i Îsâ (as), bir gün havârîlerine şöyle sorar:

“–Sizler, uykuda olan bir kardeşinizin görülmemesi gereken avret yerlerini rüzgârın açtığını görseniz ne yaparsınız?”

Havârîler bu suâle hiç tereddüt etmeden;

“–Hemen üstünü örter, kapatırız.” diyerek cevap verirler.

Hazret-i Îsâ (as) ise, bir noktaya dikkat çekmek maksadıyla, bu sözlere şöyle îtiraz eder:

“–Hayır! Belki siz, iyice açar ve ayıpları apaçık ortaya çıkarırsınız!”

Havârîler duydukları bu ifâdeler karşısında büyük bir şaşkınlıkla:

“–Efendim! Hiç öyle şey olur mu? Hiç kimse bu ahlâksızlığı yapmaz!” derler.

Hazret-i Îsâ (as)’ın îkaz mâhiyetindeki şu cevâbı ise çok mânidar ve düşündürücüdür:

“–Sizden biriniz din kardeşi hakkında bir söz duyduğunda veya onun bir kusurunu gördüğünde, bu gördüklerine ve duyduklarına biraz daha kusur ekleyip söylemiyor mu?

İşte bu, uyuyan bir adamın açılmış olan avret yerini biraz daha açmaktan farksızdır. Ve siz, bunu hep yapıyorsunuz!”

Yazarın Diğer Yazıları