
Asıl sen düşme
Mehmet Bina
Ebu Hanife (r.a.) birgün, çamurla oynayan bir çocuk gördü ve ona dedi ki:
-"Dikkat et çamura düşersin!"
Çocuk da cevaben İmam'a:
-"Asıl sen düşmekten sakın! Zira alimin düşmesi, alemin düşmesidir" dedi.
Ebu Hanife hazretleri, çocuğun bu sözünü duyduktan sonra, kendine gelen bir soruyu, talebeleriyle birlikte bir ay araştırmadan fetva vermez oldu.
(Kaynak: Haşitetü İbn Abidin Mukaddimesi, I/67).
AHİR ZAMAN HASTALIĞI
İkindi ve yatsı namazının sünnetini kılmamayı adet haline getirmişsen,
Sürekli kaçıncı rekâtta olduğunu, hatta hangi vakte niyet ettiğini unutup duruyorsan,
Selam verir vermez seccadeden kaçarcasına kalkıyorsan,
Tesbihat yapmıyor, dua da etmiyorsan,
Tuvalette geçirdiğin süre namazda geçen süreden fazlaysa,
En büyük mutluluğun sevdiğin yemekleri yemekse,
Her sabah işe gitmek için kalkınca sabah namazını kılıyor ama hafta sonu olunca sabah namazına hiç uyanamıyorsan,
Namazdan kurtaran günlere erişince derin bir oh! Çekiyorsan,
Kuran okumayı bildiğin halde en son ramazan ayında bir cüz okumuşsan, kuran gerçekten rafta tozlanmışsa,
Hatim için sana verilen ama okumadığın bir sürü cüz varsa,
Saçım bozulur diye takke kullanmaktan geri duruyorsan,
Namazlar hep son yarım saate kalıyorsa,
Camiye cumadan cumaya gidiyorsan,
Bir fakire en son ne zaman yardım ettiğini hatırlamıyorsan,
Kurbanı bile kredi kartıyla alıp onun da asgarisini ödeyip mundar ettiysen,
Başörtün küçücük olduğu için sürekli boynun falan görünüyorsa,
Boyun uzun görünsün diye, başörtünü hep deve hörgücü gibi yapıyorsan, uzaylı canavar Alien gibi oluyorsan,
Hele üzerine bir de sigara yakıyor, dumanı içine çekiyorsan araba kullanırken,
Bilgisayar oyununda bonus toplayan karakterler gibi yolda gördüğün her kadına dönüp dönüp bakıyorsan, hiç boş geçmiyorsan.
Sıktığın parfümün kokusu son 20 metredeki her erkeğin burnundaysa.
Sürekli küçük! Yalanlar söylüyor, sürekli gıybet ediyorsan,
Küstüğün ve nefret ettiğin bir sürü insan varsa,
Bir de bu haline bahaneler üretiyorsan, bil ki sana ahir zaman hastalığı bulaşmış demektir.
Ahir zamanda olmanın savruluşudur bu yoldan çıkışlar, bu hastalıklı haller.
İstikamette yürüyemiyor oluşumuzun sebepleriyle, kendimizle yüzleşmek tek çare..
ALLAH'IN ASKERİ
Hz. Ali'ye sordular: Allah'ın askerlerinin en güçlüsü hangisi?
Buyurdu ki:
Demire baktım gördüm ki Allah'ın en güçlü askeri o.
Sonra ateşe baktım demiri eritiyordu.
Dedim ki; Allah'ın en güçlü askeri bu.
Sonra suya baktım ateşi söndürüyordu
Dedim ki; Allah'ın en güçlü askeri bu.
Baktım ki bulut suyu taşıyor.
Dedim ki; Allah'ın en güçlü askeri bu.
Sonra rüzgârı gördüm bulutları savuruyordu.
Dedim ki; Allah'ın en güçlü askeri bu.
Sonra dağları gördüm rüzgârı engelliyordu.
Dedim ki; Allah'ın en güçlü askeri bu.
Sonra insanı gördüm dağların tepesine çıkıyordu.
Dedim ki; Allah'ın en güçlü askeri bu.
Sonra insanı sarıp onu yatıran uykuyu gördüm.
Dedim ki; Allah'ın en güçlü askeri bu.
Sonra üzüntü ve kederin uykuyu kaçırdığını gördüm.
Dedim ki; Allah'ın en güçlü askeri bu.
Hüzün ve kederin yerini gördüm kalpte idiler.
Dedim ki; Allah'ın en güçlü askeri kalptir.
Kalbi sakinleştiren tek şeyin Allah'ı zikretmek ve hatırlamak olduğunu gördüm.
Dedim ki; Allah'ın en büyük askeri Allah'ı zikretmektir.!!!
Allah’ı hatırla ve zikrini unutma.!!!