ALLAH'IM BENİ ALİ'SİZ BIRAKMA.
Mehmet Bina
Hz. Ömer halifeliği boyunca Hz. Ali'yi yardımcısı gibi yanında bulundurmuştur. Birçok kararını verirken Hz. Ali'ye danışırdı. Onlar birbirinden ayrılmaz dostlar gibiydi.
Hz. Ömer'in Medine Camii'nde hançerlendiği gün gözyaşı dökenlerin başında Hz. Ali vardı. Onlar uzun ve engebeli bir yolculukta yola beraber çıkan yoldaşlardı. Varacakları yere vardılar. Allah onlardan razıydı, onlar da Rablerinden razıydılar
... Bir gün Medine'de Hz. Ali ile bir vatandaş arasında problem olur. Halife Hz. Ömer'in yanına gelip davacı olurlar. Hz. Ömer, Hz. Ali'ye "Hasan'ın babası otur" der. Karşı taraftaki adama da ismiyle hitap eder ve ona da oturmasını söyler. Bu hitap Hz. Ali'yi öfkelendirir. Yüzü kızarır. Çünkü Araplarda bir insana 'künyesi ile' hitap etmek onu yüceltmek, ona ayrımcılık tanımak anlamına gelir. Hz. Ömer, Hz. Ali'ye tolerans gösterir gibi bir durum olmuştur. Hz. Ömer bu tavrını Yüce Peygamber'in (s.a.v.) hatırına, kızının hatırına büyük imama göstermiştir.
Dava görülür. Sonuca bağlanır.
Davadan sonra Hz. Ali, halife Hz. Ömer'e şöyle der: Sen adil davranmadın! Hz. Ömer "neden" diye sorar. Hz. Ali şu cevabı verir: Karşımdaki davalıma ismiyle seslendin. Bana ise künyemle seslendin.
İkimizi aynı konumda tutmadın. Beni yücelttin, o adama ise normal davrandın.
Bu asil sözleri duyan Hz. Ömer yerinden kalkar ve Hz. Ali'nin başını öper ve sonra şöyle der: Allah'ım! Beni Ali'siz yaşatma. (Ömer bin el- Hattab, Salih Abdurrahmani, 2:79)
BAŞKA BİR MÜSLÜMANA YARDIMCI OLMAK
Hz. Fatıma, '- ya Ali' Hasan, Hüseyin aç, evde yiyecek yok.. gidip yiyecek birşeyler alsana" der.
Hz. Ali'nin sadece altı dirhemi vardır.
Yiyecek almak için evden çıkar ve giderken yolda kavga eden iki insan görür.
Hz Ali: "Niçin kavga ediyorsunuz?
Şu âlemde Allah'ı düşüneceğiniz yerde niçin birbirinizle mücadele ediyorsunuz?" diye sorar.
Kavga edenlerden biri, diğerinden altı dirhem alacağı olduğunu, vermediğini, söyler.
Hz Ali cebindeki altı dirhemi çıkarır ve alacaklıya verir.
Evine geldiğinde eli boştur, 'Cennet kadınlarının seyyidesi',
"- Ya Ali, hiç mi bir şey almadın?" diye sorunca,
"- Ama ara düzelttim ya Fatma" der.
Hz Fatma'nın yüzünde nurlu bir gülümseme belirir.
Memnundur kocasının bu güzel hareketinden.
Daha sonra Hasan'la Hüseyin ağlamaya başlarlar, 'açız' diye.
Bu acı manzaraya dayanamaz ve evden çıkar.
Yolda bir adama rastlar.
Elinde besili bir deve;
"- Ya Ali bu deveyi sana satmak isterim, ucuza satacağım."
"- Param yok" der Hz Ali.
"- Olsun" der adam.
"- Bu deveyi sana vermeyi çok istiyorum.150 dirhem bu deve.
Al sonra ödersin."
Alır Hz Ali o deveyi.
Yolda giderken başka adama rastlar.
"- Ya Ali" der, "ne güzel bir deve bu.
Ben bunu 300'e alayım ne olursun reddetme beni."
Hz Ali: "- Ama ben bunu 150'ye aldım" der.
"- Olsun, ben çok beğendim bunu" ve deveyi satar.
Hz Ali mutlu bir şekilde gider yiyecekleri alır eve döner.
Sonra Peygamber'in huzuruna çıkar.
Efendimiz(s.a.v.) güler, "gel" der, "ya Ali şu deve hikâyesini anlat".
Anlatınca da der ki:
"- Sen ki ara düzelttin.
Allah Cebrail'i ile sana deveyi sattı.
İsrafil'i ile de satın aldı.