
AHİRET HAZIRLIĞI
Mehmet Bina
Tunuslu gerekeni söyler ve Cad Müslüman olur. Cadullah Kur’anî adını alır ve öyle ilerler, öyle kendini yetiştirir ki bu yolda, sadece Avrupa’da yaklaşık 6000 Hıristiyan ve Yahudi’nin Müslüman olmasına vesile olur… Her geçen gün artar, hidayetine vesile oldukları...
Bu eski Kitab’ı karıştırırken arkasında bir harita çıkar önüne. Orada, İbrahim Amca’nın not ettiği şu ayet vardır:
“-Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle davette bulun!”
Bunun bir işaret olduğunu düşünerek Afrika’ya gider davetçi olarak. Önce Kenya’ya, sonra Güney Sudan’a oradan Uganda’ya ve komşu ülkelere. 30 yıla yakın dolaşır oralarda. Afrika’nın sıkıntıları bitmez. Allah’ın izniyle ve onun davetiyle İslam’a girenlerin sayısı milyonlara ulaşır. Ama o Afrika’da hastalanır ve 54 yaşında 2003 yılında Allah’a davet yolunda vefat eder.
Cad’ın annesi koyu bir Yahudi ve üniversitede hocadır. O da 2005’te Müslüman olur. Yani oğlunun ölümünden 2 yıl sonra, 70 yaşında… Oğlunu Yahudiliğe döndürmek ve ikna etmek için 30 yıl uğraşmış, bütün tecrübesini bilgisini ve gücünü kullanmış ama muvaffak olamamıştır. İşte budur hakiki din…
Neden Cad hemen Müslüman oldu? Annesi diyor ki:
“-İbrahim Amca 17 yıl boyunca bir kere bile bana “Yahudi” ya da “kâfir” demedi, hatta İslam’a gir bile demedi... Ama bir çocuğun kalbinin nasıl Kur’an’a bağlanacağını iyi bildi.”
Bir Arap kanalında Kur’an’ı, Ona sarılmayı, Kur’an’la amel etmenin lüzumunu anlatan Mısırlı Tebliğci Dr. Saffet Hicazî, konuşmasının sonunu onun kıssasına ayırmıştı. Gözyaşlarıyla İbrahim Amca’yı anlattı. Hele zerafetle, hiç örselemeden yetiştirdiği fidanının, dünyanın dört bir köşesinde, âb-ı hayat dağıtması hiç olacak şey miydi İbrahim Amca’nın?
Dr. Saffet Hicazî, bizzat tanışır Cadullah’la ve hikâyesini ondan dinler. Elinden hiç bırakmadığı hayli yıpranmış Kur’an’ı sorduğunda Cadullah;
"-Ammu İbrahim’in (İbrahim Amca) Kur’an’ı işte bu” der, yanında gezdirmektedir hep…
Londra’da, Darfur’a destek ve oradaki Müslümanların meseleleriyle alâkalı bir toplantı sırasında Hıristiyanlaştırılmak istenen Zulu kabilesinin reisiyle karşılaşan Dr. Saffet Hicazî kabile reisine:
“-Sen, Cadullah Kur’anî’yi tanıyor musun?” diye sorunca, adam çok şaşırır ve heyecanla;
“-Evet! Sen nereden tanıyorsun, yoksa gördün mü onu, konuştun mu onunla?” der ve peşpeşe sıralar sorularını.
“-Evet’’ der doktor, ‘‘onunla İsviçre’de karşılaşmıştım.” Bunu söyleyince Saffet Bey, Zulu kabilesinin reisi onun ellerine sarılır, elini yüzünü öper gözyaşları içinde… Dr. Saffet Hicazî:
“-Sen de onun tesiriyle mi İslam’a girdin?” der. O da;
“-Ben onun sayesinde Müslüman olan birinin yardımıyla Müslüman oldum” der ve sonra da Dr. Saffet Bey’i kastederek: “Madem bu eller onun elini tuttu, madem bu gözler onu gördü, ben sanki onu öpüyorum.”
Allah, Cadullah Kur’ani’ye rahmet etsin. Rabbim İbrahim Amca’ya da rahmet etsin, o gibilerin emsallerini arttırsın… Onların elinden kimler İslam’a girdi Allah bilir. Kapanmayacak bir amel defteri ile Allah’a kavuştu Cadullah ve onun İslam’a girmesine sebep olan İbrahim Amca…
Büyük fedakârlık onlarınki… Hele bu asırda! Herkesin maddeye meftun olduğu, herkesin “ben, ben” dediği, kendi çocuklarını bile önemsemeyip nefsinin bitmez tükenmez arzularının peşinde olduğu şu talihsiz asırda..