Mehmet Bina

Ahiret Hazırlığı 3

Mehmet Bina

Molla kılığına girmiş padişah donup kalır. Dışarıdan gelen birçok ses vardır lakin padişah olayın derununda ruhen kaybolmuştur artık. Hiçbir sesi duymaz. Bir müddet sessizce yere bakarlar. Daha sonra yaşlı kadın cümleye başlar ve padişaha son sözlerini söyler:

- Evladım bir gün kocam arka bahçede çalışmaktaydı. Yanına vardım. Elinde kazma kürek bir şeyler yapıyordu. “Ne yapıyorsun orada bey?” diye sordum. “Mezarımı kazıyorum hanım.” dedi. Ben de ona: “Bey sen mezarını kazıyorsun ama bu insanlar seni kötü belleyecek. Seni kimse yıkayıp, cenaze namazını kılmayacak. İnan cenazen ortada kalacak.” dedim.

Padişah bu cümlenin sonunda mermi gibi bir cevap alacağını bilmeden heyecanına yenilip o soruyu sorar ve der ki:

- Peki, peki bunun üzerine kocanız ne dedi?

- Önce uzun uzun güldü ve sonra bana dönerek şöyle dedi: “Allah büyüktür hatun. Hem padişahın işi ne?”

 

HIZIRI GÖRMEK İSTEYEN PADİŞAH

 

Bir padişah Hızır'ı görmek istiyordu Bir gün bunun için tellallar çağırttı "Kim bana Hızır'ı gösterirse onu armağanlara boğacağım" dedi Birçok oğlu uşağı olan fakir bir adam bu işe talip oldu Karısına dedi ki: "Hanım ben padişaha Hızır'ı bulacağımı söyleyip ondan kırk gün müsade alacağım Bu kırk gün için padişahtan size ömrünüz boyunca yetecek yiyecek, içecek ve para alırım

Kırk günün sonunda Hızır'ı bulamayacağım için benim kelle gider, ama siz rahat olursunuz"

Adamın karısı kanaatkar biriydi "Efendi biz nasıl olsa alıştık böyle kıt kanaat geçinmeye Bundan sonra da idare ederiz Vazgeç bu tehlikeli işten" dedi Ama adam kafaya koymuştu Padişaha gidip Hızır'ı bulacağını söyledi Bunun için kırk gün izin istedi Hızır'ı bulmak için koşuşturacağı kırk gün zarfında ailesinin geçimi için sarayın ambarından tonlarca yiyecek, içecek ve nakit para aldı Bunları evine teslim edip kırk gün ortalıktan kayboldu Kırk günün bitiminde padişahın huzuruna çıkıp herşeyi itiraf etti: 'Benim aslında Hızır'ı falan bulacağım yoktu Ailece sıkıntı çekiyorduk Hızır'ı bulacağım diye sizden dünyalık almak istedim" dedi Padişah buna çok kızdı: "Padişahı kandırmanın cezasını hayatınla ödeyeceğini hiç düşünmedin mi?" diye bağırdı Adam da her şeyi göze aldığını söyledi Bunun üzerine padişah yanında bulunan üç veziriyle görüş alış verişinde bulundu Birinci vezire sordu:

- Padişahı kandıran bu adama ne ceza verelim?

- Efendimiz, bu adamın boğazını keselim, etini parçalayıp çengellere asalım

Bu sırada peyda olan, nurani, ak sakallı bir ihtiyar I vezirin sözleri üzerine söyle dedi: Küllü şeyin yerciu ila aslıhı"

Padişah ikinci vezirine sordu:

- Bu adama ne ceza verelim?

- Hükümdarım bu adamın derisini yüzüp içine saman dolduralım

Biraz önce ansızın ortaya çıkan ihtiyar yine "Küllü şeyin yerciu ila aslını" dedi

Padişah üçüncü vezire sordu:

- Ey vezirim sen ne dersin, beni kandıran bu adama ne ceza verelim?

- Padişahım bana göre, bu adamı affedin Size yakışan, sizden beklenen budur Bu adam önemli bir suç isledi ama sanıldığı kadar da kötü biri değil Çünkü çoluk çocuğunun rahatı için kendini feda edebilecek kadar da iyi yürekli

Nurani ihtiyar yine söze karıştı: "Küllü şeyin yerciu ila aslıhı"

Bu defa padişah o yaşlı zata yöneldi:

- Sen kimsin? İkide bir tekrarladığın o laf ne demektir?

ihtiyar cevap verdi:

- Senin birinci vezirinin babası kasaptı Onun için kesmekten, etini çengellere asmaktan bah setti Yani aslını gösterdi İkinci vezirin babası yorgancı idi Yorgan yastık, yatak yüzlerine yün, pamuk vb doldururdu O da babasına çekti

Üçüncü vezirin ise babası da vezirdi O da soyuna çekti, büyüklüğünü gösterdi Benim söylediğim söz "Herkes aslına çeker" demektir Vezir istersen (üçüncü veziri göstererek) işte vezir, Hızır istersen (kendini göstererek) işte Hızır, bu adamı mahcup etmemek için sana göründüm, dedi ve kayboldu...

 

Yazarın Diğer Yazıları