
Ahiret Hazırlığı (2)
Mehmet Bina
Aradan geçen saatlere rağmen adam kendine gelemez. Kadın da isteğini geri almaz. Düşerler mahkemenin yoluna. Adam hem yürüyor hem de "Böyle bir hayat arkadaşımdan nasıl ayrılacağım?" diye derin ve hüzünlü düşüncelere dalar.
İşte bu dalgınlıkla, adeta bastığı yeri görmeden yürüyen adam, birden dengesini kaybedip düşüverir. Düşmesiyle birlikte de kolunu kırar ve "Allah!" diye bağırır.
Çevreden yetişenler adama yardım ederler; biraz sonra kadın, kocasına: "Buyurun evimize dönelim, boşanmaktan vazgeçtim" der.
Adamcağız duyduklarına inanamaz. Kolunun ağrısını bile unutur. Büyük bir sevinçle eve dönerler. Ancak bu durumun hikmetini sormadan da edemez.
Kadın önce niçin ayrılmak istediğini, sonra da neden vazgeçtiğini şöyle açıklar:
"Ben sizinle üç senedir evliyim. Siz, bu üç yıl içinde çok müreffeh çok rahat yaşadınız. Tek bir gün başım ağrıyor, bile demediniz.
Servetiniz daima arttı. Gittikçe dünyaya daldınız. Oysa ki böylesine bir dünyalık, yalnız Cenab-ı Hakk'ın merhamet nazarından kovulmuş olan Firavun'da olmuştur...
Kendi kendime düşündüm; Firavun emsali bir eş ile nasıl bütün bir ömür yaşayacağım? Bu durum benim için bir elemdi. Onun için boşanmak istedim.
Ne zaman ki gayet acı bir şekilde düştünüz ve can acısıyla, "Allah!" diye feryat ettiniz, işte o an anladım ki Hak Teala sizden merhamet nazarını henüz kaldırmamış.
Bundan dolayı da boşanma sebebimiz ortadan kalkmıştır. Bundan sonra sizden, düşkünlere yardım etmenizi, sadaka ve infakı çoğaltmanızı ve en mühimi de kırık kalb satın almanızı istiyorum ki onun müşterisi de ancak Allah'tır."
HZ. MUSA’NIN ŞEYTANLA KARŞILAŞMASI
Bir rivayete göre, İblis, Musa aleyhisselama geldi ve şöyle dedi: “Ey Musa, sen Allah-u Zülcelal’in risâletle seçtiği bir peygambersin. Benim durumum sence mâlum. Dolayısıyla, senin vesilenle Allah’a tevbe etmek istiyorum. Benim için şefaatçi olur musun?”
Musa aleyhisselam bu duruma çok sevindi. Çünkü bu mel’un şayet tevbe eder adam olursa kıyamete kadar gelecek olan bütün insanlar rahat edecekti. Hemen abdest aldı, Allah’ın dilediği kadar namaz kıldı ve dua etti:
– Ya Rabbi! Muhakkak iblis de Senin Kerim olan Zat’ının yaratıklarından bir yaratıktır. Ve Sana tevbe etmek istiyor. Bunun üzerine Allah-u Zülcelal Musa (as)’a şöyle vahyetti:
– İstediğimi yerine getirirse tevbesini kabul ederim. Adem’in kabrine secde etmesini emrediyorum. Ey Musa! Secde ettiği zaman tevbesini kabul, günahlarını affederim. Ayıplarını örter kıyamet günü açığa çıkarmam! Musa aleyhisselam, Allah-u Zülcelal’in bu emrini şeytana iletince, mel’un öfkelendi, böbürlenip kibirlendi ve şöyle dedi:
– Ben onun dirisine bile secde etmedim, ölüsüne eder miyim? Sonra Musa aleyhisselama şöyle dedi:
– Ey Musa! Sen benim için Rabbine şefaat etmen sebebiyle bana hakkın geçti. Onun için sana üç şey tavsiye edeyim. Zira o zamanlar sen en zayıf, ben de en güçlü olurum. İnsanoğlunun kalbini fetheder ve kendime uydururum. Birincisi; öfkelendiğin zaman beni hatırla, çünkü o zaman kanın damarda cereyanı gibi ben de senin kalbinde dolaşırım. İnsan öfkelenip gazaplandığı zaman nefsini körüklerim, artık ne yaptığını bilmez olur.
İkincisi; cihad zamanında beni hatırla, çünkü adam harpte düşman ile karşılaştığı zaman, o kişiye yanaşır ve ona; hanımını, çoluk çocuğunu, malını ve geride bıraktıklarınıhatırlatırım ki cihaddan geri dönsün. Üçüncüsü; mahremin olmayan bir kadınla oturma, sakın ola yalnız kalma. Çünkü bu durumda ben, o kadından sana, senden ona arada elçilik yapar, mutlaka fitneyi ve şehveti uyandırırım.