
AHİRET HAZIRLIĞI
Mehmet Bina
HELAL RIZIK
: Allah dostlarından Ali Râmîtenî Hazretleri;
"ibadetler on cüz olup dokuzu helâli talep etmektir. Geri kalan bütün ibadetler, bir cüzdür!"
Hadisini okuyup ardından "Helâl yemeyen kişi, kendinde Allah’a itaat etme gücü bulamaz, hep isyana ve nefsanî arzulara meyleder.
Helâl yiyen kişi de Allah’a isyankâr olamaz. .." buyurmuştur.
Yani helâl kazanç,
Takvanın temel müessirlerindendir. Nitekim Hak dostlarından Süfyân-ı Sevrî Hazretleri'ne:
"- Efendim!
Namazı birinci safta kılmanın faziletini anlatır mısınız? "dediklerinde, Hazret helâl lokmaya dikkat çekerek:
"- Kardeşim!
Sen ekmeğini nereden kazanıyorsun, ona bak! Kazancın helâl olduktan sonra, hangi safta dilersen orada namazını kıl; bu hususta sana güçlük yoktur."cevabını vermiştir.
Bir başka vesileyle de:
"kişinin dindarlığı, ekmeğinin helâlliği nisbetindedir! " buyurmuştur
HELÂL RIZIK KİŞİYE FEYİZ VE MÂNEVÎ ZİNDELİK VERİR!
Behlül Dânâ bir gün Harun Reşid'den bir vazife ister. Harun Reşid'de ona çarşı-pazar ağalığını*denetimini verir.
Behlül hemen işe koyulur.
İlk olarak bir fırına gider
Birkaç ekmek tartar.
Hepsi normal ağırlığından noksan gelir.
Fırıncıya dönüp:
"- Hayatından memnun musun, geçinebiliyor musun, çoluk-çocuğun ağız tadıyla yaşayıp gidiyor mu? "diye sorar.
Fırıncı ise bütün sorulara menfi cevap verir.
Hayatta memnun olduğu bir şey yoktur.
Behlül bir şey demeden ayrılır ve bir başka fırına geçer.
Orada da birkaç ekmek tartar ve görür ki bütün ekmekler normal gramajından fazla geliyor.
Aynı soruları bu fırının sahibine de sorar ve bütün sorulara müspet cevap alır.
Yani fırıncı gayet huzurludur.
Bundan sonra başka bir yere uğramadan doğru Harun Reşid'in huzuruna çıkıp başka bir vazife ister. Harun Reşid:
"- Behlül, daha yeni vazife verdik sana, ne çabuk bıktın? " deyince Behlül şu izahı yapar "-efendim,
Çarşı-pazarın ağası varmış.
Benden önce ekmekleri de tartmış, vicdanları da.
Buna göre herkes zaten hesabını ödeyip duruyor.
Bana ihtiyaç kalmamış! "demek ki kazancın helâliyeti, kişinin maddî-manevi huzur ve saadetinin ilk şartıdır.
Çünkü ağızdan geçen her lokma,
Eğer helâl ise kişiye feyiz ve manevi zindelik verir!
Fakat haram veya şüpheli bir lokma ise, gaflet ve hantallık verir; duyuşları kısırlaştırır; kalbe bir perde olur.
FEYİZLE NAMAZ KILMANIN YOLU
Dünya serî-üz zevâldir (çabuk gelip geçen). Her gelen muayyen bir müddet yaşar. Bazısı genç, bazısı yaşlanmış bir şekilde ahirete intikal eder. Ne mutlu bu imtihanı verebilenlere…
Cenâb-ı Hak bizi kendine kul yaptı. Yerde sürünen bir haşere yapabilirdi. Habîb-i Edîbine ümmet yaptı. Bunlar bizim için büyük nimetler… Ama işte bu yoldan istifade etmek lâzım.