Mehmet Bina

AHİRET HAZIRLIĞI

Mehmet Bina


NEFSİN ESİRİNDEN KURTULMAK
Bir gün Kadı Mahmut, Helâ temizlemekle meşgulken, 
Dışarıdan kulağına kadar gelen bir nida duydu:
"- ey ahali!  Duyduk-duymadık demeyin; şehrimize yeni kadı geliyor! "
Gönlünün zayıf bir anını yakalayan nefsi, 
Birden büyük bir vesvese fırtınası kopardı:
"- demek yerine yeni bir kadı geliyor! 
Ah biçare Mahmut, sen böylesine şerefli bir mesleği bıraktın da, tuttun helâ temizleyiciliği yapıyorsun söyle bakalım, 
Bunca yıldır ne kazandın!" dedi. 
Nefsinin bu tehlikeli serkeşliği karşısında hemen toparlanan Kadı Mahmûd Efendi, büyük bir iç ürperişiyle hocasını hatırladı.  Zira ona kendisine şart koşulan emirleri yerine getireceğine dair söz vermişti. 
Derhâl tövbe ve istiğfar ile nefsinin son derece tehlikeli vesvesesine şiddetli bir şekilde mukabele etti. 
"- ey Mahmûd! 
Sen, nefsini ayaklar altına alacağına dair üstadına söz vermedin miydi? 
Nerede şimdi sözün? 
Söyle bu hâlin nedir? "
Ancak Kadı Mahmûd, Bu hâle o kadar üzülmüştü ki, 
Nefsinin iğfaline karşı birtakım azarlarla tavır koymak, gönlündeki pişmanlık ve teessürü teskin etmedi. Hiç düşünmeden elindeki süpürgeyi bir tarafa fırlattı ve nefsine ceza olarak helâ taşlarını sakalıyla temizlemeye karar verdi. Tam bu esnada Üftâde Hazretleri kapıda göründü. Kadı Mahmûd'a mütebessim bir çehre, yumuşak bir ses ve latif bir edayla, hitâb etti:
"- evlâdım Mahmûd! 
Bilirsin ki sakal mübarek bir sünnet-i seniyye'dir. "dedi ve yerleri sakalıyla temizlemesine mani oldu. 
Sonra şöyle buyurdu:
"- evlâdım Mahmûd! 
seyr u sülük yolunda verdiğim hizmetlerin gayesi, işte bu mertebeyi geçebilmen içindi. 
Muvaffak kılan Allah’a hamdolsun! 
Gayri bundan böyle vazifen benim abdest suyumu hazırlayıp döküvermendir! "
Kadı Mahmûd, bu vazifeyi de büyük bir titizlik ve kemal-i edeple ifaya çalıştı.                        
VAKIF MALI KULLANMAK
Bir gün Hazret-i Süleyman(a.s.),
serçe kuşunu (veya Hüdhüd kuşunu) azarlamıştı. 
Bunun üzerine serçe, Süleyman (a.s.)'ı tehdit etti:
"- sen'in saltanatını mahvederim!"dedi. 
Süleyman (a.s.): "- sen'in sıkletin ne ki,  benim saltanatımı mahvedebilesin!" dedi
O küçük kuş şöyle cevap verdi:
"- kanatlarımı ıslatır ve bir vakıf toprağına sürerim. Sonra da kanatlarıma bulaşan vakıf toprağını sen'in sarayının damına taşırım. 
Böylece benim taşıdığım o vakıf toprağı sen'in sarayını çökertmeye yeter! "
Kıssadan hisse olarak bu hâdise, 
Vakıf mallarının ne kadar ehemmiyetli olduğunu göstermesi açısından pek mühimdir.                        
 

Yazarın Diğer Yazıları