Mehmet Bina

AHİRET HAZIRLIĞI

Mehmet Bina

ESAS HAYAT ÂHİRET HAYATIDIR

Hepimiz bu fani dünyaya birer âhiret yolcusu olarak gönderildik. Zira Rasûl-i Ekrem –sallâllâhu aleyhi ve sellem– Efendimizʼin her vesileyle buyurduğu üzere; “Esas hayat âhiret hayatıdır.”(Buhârî, Rikāk, 1)
O hâlde bir süreliğine konakladığımız şu dünya misafirhanesinde kalıcıymış gibi, yerli edasıyla oturmak; telafisi imkânsız bir aldanıştır. Çünkü dünya hayatının tekrarı yoktur.
Bugün fani bir mevki elde etmek için girilen pek çok imtihanın, kazanılamadığı takdirde tekrarı ve telafi imkânı vardır. Lâkin dünyaya bir defalığına geldik ve buraya tekrar döndürülmeyeceğiz.
Nitekim bu hakikatten gafil şekilde ömürlerini ziyan edenlerin âhiretteki hazin hâli, ayet-i kerîmede şöyle tasvir ediliyor:
“Onlar orada (Cehennemʼde);
«‒Ey Rabbimiz! Bizi buradan çıkar ki (dünyada iken) işlemekte olduğumuzdan başka, Salih ameller işleyelim.» diye feryat ederler.
(Onlara şöyle denilir:)
«‒Size, düşünecek kimsenin düşünüp öğüt alabileceği kadar bir ömür vermedik mi? Size uyarıcı (bir peygamber) de gelmişti. (Niçin inanmadınız?) Öyleyse tadın (azabı)! Çünkü zalimler için (artık) hiçbir yardımcı yoktur!»” (Fâtır, 37)
Diğer bir âyet-i kerîmede de Rabbimiz şu ikazda bulunuyor:
“Herhangi birinize ölüm gelip de;
«‒Ey Rabbim! Beni yakın bir zamana kadar geciktirsen de sadaka verip Salihlerden olsam!»demeden önce, size rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayın!” (el-Münâfikûn, 10)
VAKTİ BOŞA GEÇİRMEK, MÂLÂYÂNÎ MEŞGALELERLE OYALANMAK PİŞMANLIK SEBEBİ OLACAK
O hâlde, her anını dikkatle değerlendirmemiz gereken ömrümüz hızla eriyip giderken tembellik etmek, sorumsuzca yan gelip yatmak, boşa vakit geçirmek, uhrevî faydası olmayan malayani meşgalelerle oyalanmak; yarın kabir ve kıyamette tarifsiz bir pişmanlığa sebep olacaktır.
Zira bir hadis-i şerifte bildirildiği üzere, gayret-i dîniyye sahibi Salih müʼminler bile, son nefesten sonra pişmanlık duyacaklardır. Onlar âdeta;
“‒Keşke dünyada daha çok Salih ameller işleseydik, niye imkânımız varken şu hayrı da yapmadık, yazık, nice fırsatı kaçırdık!..” diye hayıflanacaklardır.
Dini gayretlerden uzak, gafilâne bir hayat yaşayanlar da o gün hazin bir akıbete duçar olacak ve
“‒Keşke şu kötülükleri yapmasaydık, şu günahı işlemeseydik, tövbe edip hâlimizi ıslah etseydik…” diye, derin bir nedamete bürüneceklerdir.[2]
DÜNYADA NE EKERSEK ÂHİRETTE ONU BİÇERİZ
Cüneyd-i Bağdadi (K.S.) Hz.leri, Asr suresinde geçen;  "zamana yemin olsun ki insan hüsrandadır",
Ayet-i kerimesinin manasını tefekkür ediyordu.
Pazar yerinden geçerken, buz satan bir adamın sürekli;
"buz alın!, buz var!, buz alsana!"
Diye neredeyse insanların kolundan tutup ısrarla buz satmaya çalıştığını gördü.
Satıcıya;
"Neden bu kadar ısrar ediyorsun ki, zorla satılır mı" deyince satıcı; "ee eriyor !" cevabını verir. Bunu duyunca, o anda bayılır. Ayıldığında yanındakiler ne olduğunu sorunca;
-O adamın buzlarında kendi ömrümü gördüm.
Neden zamana yemin edildiğini ve neden insanın zararda olduğunu şimdi daha iyi anladım,
Sıcak, adamın maddi sermayesi olan buzları eritip tükettiği gibi, zaman da asıl sermayemiz olan ömrümüzü tüketiyor.
Saniye saniye,  Dakika dakika 
Ömür buzumuz eriyor, hissedebiliyor musunuz?               
Ömrümüz buz misali eriyip gidiyor. Sattık, sattık.
Satamazsak eriyor.
"Nefis ve malını Cenâb-ı Hakk'a satmak 
Ve ona kul olmak;  Ne kadar kârlı bir ticaret, 
Ne kadar şerefli bir rütbe..."
Resulüne hakiki ümmet olmak 
 

Yazarın Diğer Yazıları