
AHİRET HAZIRLIĞI
Mehmet Bina
Padişah, adama sorar:
- Askerlerimin söyledikleri doğru mudur?
- Evet, o ikisinin kopardığı elmaların bedelini aldım.
- Peki, öyleyse istediğin nedir?
- Diğer askerinizin yerden aldığı elmanın bedelini de isterim.
- Peki, o çürük elma için ne istersin?
- Bir kese altın isterim!
- Bir çürük elma bir kese altın eder mi hiç? Bu haksızlık değil mi?
- O zaman hakkımı helal etmem.
- Peki, al sana bir kese altın!
Zimmînin gözleri dolar, kendisine uzatılan keseyi eliyle iter ve Kelime-i şahadet getirir.
Sonra der ki:
- Efendim, maksadım altın falan değildi,
Müslüman olmadan önce son defa adaletinizi tecrübe etmek istemiştim, beni affedin ve aranıza alın!
PAPAZ VE İBRAHİM HAKKI HAZRETLERİ
Ruslarla yapılan bir savaşta Ahmet isminde Hasan kale’li bir delikanlı Rus’lara esir düşer. Diğer esirlerle birlikte Ruslar tarafından Rusya’da bir şehre götürülen Ahmet, bir papazın yanına hizmetkâr olarak verilir. Üçüncü yılın sonunda bir kurban bayramı arifesinde, orada bulunan Müslüman Türk’ler esirleri yemeğe davet ederler. Yemekten sonra papazın yanına dönen Ahmet derin düşüncelere dalar. Memleketini ve sevdiklerini düşünüp kederlenen Ahmet’in durumu papazın dikkatini çeker.
Papaz, Ahmet’e şöyle der: ‘’İstersen seni evine göndereyim.’’ Ahmet, hem sevinmiş hem de şaşırmış. Acaba beni evime nasıl gönderecek diye düşünürken; papaz, Ahmet’i evine götürmüş. Ahmet’in şimdiye kadar hiç bilmediği bir bölüme girmişler. Bu odada, Kuran-ı Kerim ve seccadeleri gören Ahmet, papazın Müslüman olduğunu anlamış. Papaz, Ahmet’e: ‘’Sen Hasan kale’li İbrahim Hakkı Hazretlerini tanıyormuşsun?’’ diye sorup Ahmet’ten evet cevabını alınca üç altın verip: ‘’Bu üç altını İbrahim Hakkı Hazretlerine benim hediyem olarak götüreceksin. Sen memlekete vardığın zaman o vaaz ediyor olacak. Gider, kürsünün yanına oturursun. O, -kalk gidelim- demedikçe sakın yerinden kalkma,’’ Diyerek iki altın da kendisine harçlık verir.
Papaz; Ahmet, kapa gözlerini der. Aç gözünü deyince, Ahmet kendini Hasan kale’de mescidde kürsünün yanında bulur. Vaaz ve namazın akabinde, İbrahim Hakkı Hazretleri, Ahmet’ten üç altını ister ve beraber kalenin burçlarına çıkarlar. Bir bulut yanlarında durur ve üzerindeki tabutu alırlar. Tabutu açtıklarında mevtanın papaz olduğu anlaşılır. İbrahim Hakkı Hazretleri, Ahmet’e :’’Bu bizim Nazlı Baba’dır.’’ diyerek cenazeyi yıkayıp namazını kıldırıp defneder.
DİPNOTLAR:
1- Muammer Çelik (Erzurum kitabı) 2- Bir insan Allah’ı aşırı zikredip nefsani arzulardan da soyutlanırsa, vücudu elktro-magnetizma ile kaplanır ki bu da bir tayy-ı mekan (tele-portation) sebebidir. Abdurrahman Gazi, Alvar’lı Efe Hazretleri ve daha birçok büyük zatların türbelerinde dahi esrarlı bir hava vardır. Erzurum’daki türbe yakınlarında araçların durduk yerde hareket etmesinin sebebi, bu elektro-magnetik dalgalar olabilir.
a)İbrahim Hakkı Hazretlerinin, ‘Gökyüzünü, Tillo’nun sokaklarından iyi bilirim.’ Demesi tayy-ı mekan ve astral yolculuk yapmasına örnektir.
b)Piri Reis’in haritasının uydu resimleri ile aynı olması, astral yolculuk ve dikey havalanmaya örnektir.
c) Alvar’lı Efe Hazretlerinin keramet göstermesi, tayy-ı mekânda bulunması, zaman gezmenliği ve daha birçok para normal fenomenler gösterdiği herkesin malumudur.
d)Muhiddin Arabi Hazretlerinin Levh-i Mahfuz’u okuyabildiği, gayb âlemine vakıf olduğu; Nostradamus’un da bundan etkilendiği söylenir.
e)Kur’an- ı Kerim’de:’’Tarafımızdan ilim verilen’’ diye bahsedilen Hızır Aleyhisselam’ın zaman gezmeni olduğu ve birtakım olaylara müdahale ettiği bir gerçektir. (Gemiyi delmesi, çocuğu öldürmesi, duvarı yapması ve sonunda da Hz. Musa’ya çok soru soruyorsun, artık yollarımız ayrılsın- dediği örnek gösterilebilir.)