
Ahiret Hazırlığı
Mehmet Bina
Velhâsıl, Cenâb-ı Hakk’ın “insan”da tecellî eden bir sanat harikası olan Peygamber Efendimiz(s.a.v.), ilâhî kitabımız Kur’ân-ı Kerîm gibi kıyamete kadar devam edecek bir mucizedir. O, nasipli gönüllere ruhaniyetini bugün bile hissettirdiği gibi, kıyamette de yanık yürekleri Âb-ı Kevser’iyle serinletecek, o çetin ve dehşetli günde Livâu’l-Hamd Sancağı altında ümmetine huzur tevzi edecek, Şefaat-i Uzmansıyla ümmetinin günahkârlarının affına vesile olacaktır.
Cenâb-ı Hak âyet-i kerimede Efendimiz (s.a.v.)’in bizler için ne büyük bir rahmet ve nimet olduğunu şöyle haber vermektedir:
“Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allâh’ın ayetlerini okuyan, onları (kötülüklerden)temizleyen, onlara Kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur...” (Âl-i İmrân, 164)
Rabbimiz, Sevgili Rasûlü’nü yakından tanıyıp O’nun kıymetini bilmeyi ve O’na ümmet olma şerefinin şükrünü lâyıkıyla îfâ edebilmeyi cümlemize nasip ve müyesser eylesin.
Bizleri Zât-ı İlâhîsine Salih bir kul, Habib-i Ekrem’ine lâyık bir ümmet kılsın!
Efendimiz (s.a.v.) hürmetine bizlere ilâhî rahmet, mağfiret, nusret ve inâyetini lûtfeylesin!
Sırât-ı müstakime en büyük rehberimiz olan Rasûl-i Ekrem (s.a.v.)’in mana ikliminden kalplerimize ulvî nasipler, engin ruhaniyetinden ruhlarımıza rahmet esintileri ihsan buyursun!
Dünyada Kur’ân ve Sünnet üzere yaşayıp ukbâda şefâat-i Rasûlullâh’a erebilmeyi cümlemize nasip eylesin! Âmîn… (Mahmud Sâmi Kirazoğlu)
MÂNEVÎ MÎRAS
İslâm'ın beşinci Raşit Halifesi sayılan Ömer Bin Abdülazîz
Hasta yatağında iken yakınları: - Sen'den sonra evlâtlarına ve ailene Beytülmal’den bir şeyler vasiyet et! Dediklerinde O: "çocuklarım ya Salih veya şerli kimseler olacaktır.
Salih olurlarsa Onların böyle bir şeye ihtiyacı yoktur. Şayet şerli olacaklarsa,
Zaten benim onlara bir şey bırakmam icap etmez.
Her iki hâlde de buna lüzum görmüyorum. " demiştir.
Kişinin, Evlâtlarına bırakacağı en güzel miras, onları İslâm karakter ve şahsiyetiyle yetiştirmesidir. Eğer bu manevi miras güzelce verilebilirse o evlâtlar maddî mirası da yerli yerinde kullanırlar.
Ebeveynlerine sadaka-i cariye olurlar. Fakat manevi eğitimden mahrum vârislerin, maddî mirası nasıl kullanacağı meçhuldür. Belki de yanlış yolda kullanarak ebeveynlerine seyyie-i cariye olurlar.
SEYİD AHMED ER RUFAİNİN (K.S) BÜYÜK KERAMETİ
* Seyyid Ahmed er Rufai Hazretleri, Hicri 555 senesinde hacca gitmiştir. Hac dönüşü Medine'de Ravzai Mutahhara'yı ziyaret etmiştir. Peygamber (sav) Efendimizin kabri önünde şu nidada bulunmuştur.
-"Essalamü Aleyke ya Ceddi!" Efendimiz (asv) kabrinden:
-"Ve aleyküm Selam Ya Veledi" cevabı duyulmuştur..O sırada orada bulunan bütün ziyaretçiler bu sesi işitmişlerdir. Bunun üzerine vecde gelen Seyyid Ahmed er Rufai hazretleri, titreyerek diz çöküp şunları söylemiştir.
-"Uzakta iken ruhumu gönderiyordum.
Bana, vekâleten toprağını öpüyordu,
Şimdi ise huzurundayım şu mübarek elini uzatıver de dudaklarım onunla haz duysun!.."