Mehmet Bina

AHİRET HAZIRLIĞI

Mehmet Bina

“–Çok ihtiyacımız var, sık sık buluşalım. Biz de geliriz, sen de gel.” dediler. Soru-cevap ve sohbet ihtiyacı had safhadaydı. İslâmiyetle müşerref olduktan sonraki ilk haclarını birlikte yaptık. Kalabalıklaşmışlardı, sayıları giderek artıyordu. Hattâ ülkelerinde de yakın çevrelerinde bulunanların hidayetlerine vesile oluyorlardı çok şükür. Bildikleri lisanlarda dini kitaplar temin ediyorlardı. Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri’ne yeni ümmetler arz ediyorduk elhamdülillâh. Rabbime sonsuz şükürler olsun.
Bu güzelliklerin müsebbibi olan -Allah (c.c.) ondan razı olsun- Ümmügülsüm kızımızın zamanla boyu ve kilosu normalleşti, 1995’te evlendi. Evinin eşyaları ve diğer masraflarla ilgili, nasîbi olanlar hizmet etti. Şu anda iki oğlu, iki kızı var, mutlular.
Yemenli Ahmed Efendi’nin yaşadıkları, kendi ağzından üç kişi tarafından dinlenerek tercüme edilip, fakirin şâhit olduklarıyla birlikte aynen tarafımdan kaleme alınmıştır.
Şüphesiz ki bu hâdise de, duâlarda Efendimiz (s.a.v.) ile tevessül etmenin, yani O’nun hürmetine Allah’tan yardım talebinde bulunmanın kıyâmete kadar mümkün olduğuna dâir, inkâr edilemeyecek, yaşanmış bir misâldir. Allah Rasûlü (s.a.v.), zâhiren vefât etmiş olsa da rûhâniyeti devam etmektedir.
Nasıl ki Kur’ân-ı Kerîm târihî bir kitap değil ve hükmü kıyamete kadar bâkî ise; Allah Rasûlü (s.a.v.) de şâhit, müjdeleyici ve irşâd ediciliğiyle dipdiri ve aramızdadır. Allah Teâlâ, kendi uğrunda öldürülen şehitlere bile “ölüler” denilmemesini emretmektedir.1 Efendimiz (s.a.v.)’in makamı ise şehitlerle kıyaslanamayacak derecede ulvîdir. Dolayısıyla O’nu “ölü” saymak uygun düşmez. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), beşer olarak vefat etmiştir ama, risaleci ve rehberliğiyle aramızda yaşamaktadır. O’nun asıl vazife, salâhiyet ve tasarrufu da zaten bu yönüyledir.
Efendimiz (s.a.v.) buyurur:
“Bir kimse bana salât ü selâm getirdiği zaman, onun selâmına karşılık vermem için Allah Teâlâ ruhumu iade eder.”  (Ebû Dâvud, Menâsik, 96)
“Kim kabrimin yanında bana salât ederse ben onu işitirim. Kim de uzaktan salât ederse o bana ulaştırılır.” (Beyhakî, Şuab, II, 215)
Sahabeden Ebu’d-Derdâ (r.a.) da şöyle anlatır:
Bir gün Rasûlullah (s.a.v.):
“–Cuma günü bana çok salavat getirin! Zira o gün, meleklerin hazır ve şahit olduğu bir gündür. O gün bir kişi bana salât ettiğinde onun salâtı mutlaka bana arz edilir. Salevât getirmeyi bırakıncaya kadar bu durum böyle devam eder.” buyurdular. Ben:
“–Vefatınızdan sonra da mı?” diye sordum. Efendimiz (s.a.v.):
“–Evet, vefatımdan sonra da! Allah Teâlâ peygamberlerin vücutlarını yemeyi yeryüzüne haram kılmıştır. Allah’ın Nebisi hayattadır ve daima mızıklandırılır.” buyurdular. (İbn-i Mâce, Cenâiz, 65. Bkz. Ebû Dâvûd, Salât 201/1047, Vitir 26)
 

Yazarın Diğer Yazıları