Mehmet Bina

4 Mart Esat Erbili Hazretlerinin Şehit Edilişi

Mehmet Bina

Hicri; 1264., M; 1847 senesinde Musul’a 60 km mesafedeki Erbil kasabasinda doğmustur. Esad Erbilî Hazretleri 4 Mart 1931 gecesi vefat etmiştir.  Zehirlenerek şehit edildiğine dair rivayetler de vardır.

Esad Erbil'i Hz.leri’nin cenazesi ailesine verilmeyip gizli bir şekilde Menemen’de defnedilmiştir. Mezar yeri belli edilmemiştir. Daha sonra sevenleri mezar yerini tespit edip, beraberinde de birçok mevtânın bulunduğu araziyi satın alarak oraya safa cami-i yaptırmışlardır.

İstanbul’da ileri gelen ihvanlardan bir kaç tanesi, tasavvufa mesafeli duran doktor bir arkadaşlarını Esad Efendi hazretlerine muayene bahanesi ile getirip tanıştırmak isterler. Maksatları doktor arkadaşlarının bu yoldan istifade etmesini sağlamaktır. Esad Efendi hazretlerine de durumu iletirler

Muayeneye başlayan doktor, çantasındaki aleti çıkartıp, kulakcağı ile Hazret’in mübarek vücudunun çeşitli yerlerini dinler. Aleti nereye koysa “Allah, Allah, Al­lah..” sesi gelir.

Vaziyeti anlayan doktor,

-” Efendim, hasta siz değil, benim.” der ve Haz­ret’in eline sarılır. Hazret’i Pîr, doktoru evlâtlığa kabul eder.

Mahmud Sami Ramazanoğlu (ks) Hazretleri, dergâhta talebe iken, dergâhın birçok işlerini görür; dergâha gelen mektupları Hazret’in huzurunda o okur, cevaplarını da o yazardı.

Bir gün, Adana’daki anne ve babasını ziyaret (sıla-i rahim) etmek için, dergâhtaki Ali Baba vâsıtası ile Üstadından izin ister.

Ali Baba:

-” Efendim Sami efendi, vapurla Adana’daki anne ve babasını ziyaret için izin istiyor.” der.

Üstadım eşyalarını toplar bavuluna yerleştirip ce­vap beklerken, Ali Baba gelir:

-” Üstadım Hazretleri; ‘Gitmesin’ dedi..!” der..

Hemen eşyalarını bavulundan çıkarıp yerlerine yerleştirir, hikmetini bile sormaz.

Aradan bir kaç gün geçince duyulur ki; o gidece­ği vapur denizde batmıştır, Hazret’in; “Gitme­sin” emrinin hikmeti anlaşılır.

Tekkeler kapatıldıktan sonra inzivaya çekildiği Erenköy Kazasker’deki evinde sürekli polis gözetimi altında tutuldu.

Menemen olayı ile (Aralık 1930) ilgisi olduğu iddia edilerek oğlu Mehmed Ali Efendi ile birlikte Menemen’e götürülüp idam talebiyle yargılandı. Hakkında verilen idam cezası yaşlılığı sebebiyle müebbet hapse çevrildi. Oğlu Mehmed Ali Efendi ise idam edildi.

Esad Erbili Hz lerinin  Menemen’de askerî hastahanede tedavi görürken 3-4 Mart gecesi vefat etti. Onun zehirletilerek öldürüldüğü şeklinde bir kanaat de vardır.

Cenazesi ailesine verilmeyerek resmî makamlar tarafından Menemen’de defnedildi. Mezarının bulunduğu arsa üzerinde 1962-1963 yıllarında bir cami yaptırıldı. Mahkeme zabıtları açıklanmadığından Esad Efendi ile oğlu hakkında verilen idam cezasının hangi delillere dayandırıldığı, olayla ilgilerinin olup olmadığı anlaşılamamıştır.

İstanbul, Anadolu ve Balkanlar’da binlerce mensubu bulunan ve çok sayıda kişiye hilâfet veren Esad Efendi’nin silsilesi en yaygın olarak halifelerinden Mahmut Sami Ramazanoğlu  ve Alata'lı Kaşıkcı Alirza efendi tarafından sürdürülmüştür. (Her ikiside Medine'de vefat etmiştir.)

Esat Erbili Hazretlerin sözlerinden bazıları.

Cenâb-ı Hakk’ın büyük lûtuflarına ve yüce ihsanlarına nâil olmak için ihlâs ve muhabbet gibi bir vesîle, muhtaçlara hizmet gibi bir fazîlet tasavvur edilemez.”

 “Cenâb-ı Hak katında makbûl olan ilim, amel-i sâlihlerle tatbik edilen ve yaşanan bir ilimdir.”

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz kendisine yapılan eziyetlere sabır ve tahammül gösterirdi. O’nun ümmeti de öyle olmalıdır.”

Öfke (gayz) ateşinin kıvılcımları, huzur harmanını yakıp kül eder ve bütün mahsulü mahveder. Bu sebeple hiçbir akıllı insan, kendini öfke iptilâsına dûçar kılmaz…

Derûnî hastalıklardan kurtulmak için öfkeyi yutmak lâzımdır! Her ne kadar yılanın zehrinden daha acı olsa da.

Esʼad Erbilî Hazretleri, Dünya'dan Ahirete gidişi bir misal ile şöyle açıklıyor.

“Kiracıların bir evden diğerine taşınırken bütün eşyâlarını beraberlerinde götürüp, sevdikleri mallardan hiçbir şeyi bırakmadıkları mâlûmdur. (Hiçbir eşya bırakmaz, bütün malını taşır.) Hâl böyle iken, insanların, her şeye muhtaç oldukları kabir evine giderken sevdikleri eşyâlarından kısmen olsun bir şeyi beraberlerinde götürmemeleri (onu dünyada bırakmaları, yani infâk edip kendilerinden önce âhirete göndermemeleri), gerçekten hayret verici, ne hazin bir şeydir.” buyuruyor.

Rabbim şefaatlarına nail eylesin.

resimmm.jpg

Yazarın Diğer Yazıları