Osmanlının Kurulmasındaki Sırlı Rüyanın Sahibi: Şeyh Edebali
Lütfi Şahin
“Osmanlı’yı Osmanlı yapan en önemli faktörlerden birisi alimlerine gösterdiği hürmettir.” (Lütfi ŞAHİN)
Osmanlı beyliğinden devlet oluşuna, devlet olmasından imparatorluk dönemine ve daha sonra yıkılış dönemine kadar her zaman alimlerini ve ilim ile uğraşan insanlarını el üstünde tutmuştur. Bu hem yönetimde bulunan kişiler için geçerli olmuş, hem de halkın kendisi içinde geçerliliğini korumuştur.
“İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendin bilmezsen
İlim nice okumaktır”
Yukarıdaki dizelerin sahibi Yunus’un ifadesine uygun bir tarzda kendini arayan bu kişilerden birisi de Osman Bey idi. Osman Bey, kendini bulmak için büyük bir alimin dergahına gidiyordu. Bu alimin adı ise: “Şeyh Edebali” idi.
Karaman’da Dünya’ya gelen Edebali’nin tam olarak doğum tarihi bilinmemekle beraber miladi 1206 olduğu tahmin edilmektedir. İlk eğitimini Karaman’da tamamlayan Edebali, daha sonraki ilim öğrenme sevdasını Şam’da sürdürmüştür. Hadis, tefsir ve daha bir çok alanda kendisini yetiştirmişti. Zamanın büyük alimlerinin sohbetlerinde bulunmuştur. Sohbetlerinde bulunduğu alimlerden birisi de “Mevlana” idi. Tohum atılmış ve Edebali’de artık çevresine ışıklar saçıyordu.
Eskişehir’e yerleşen Edebali’nin saçtığı ışıktan istifade etmek isteyen çok sayıda insan vardı ve bu kişilerden birisi de “Osman Bey” di. Sık sık Edebali’nin dergahına gelen Osman Bey, onun sohbetlerinden ve derslerinden büyük haz alıyordu.
Osman Bey’in olduğu bir gün Edebali bir rüya görür ve bu rüyasını Osman Bey’e de anlatır. Osman Bey’in babasının ölümünden sonra bey olacağını ve soyundan gelen evlatlarının büyük bir saltanata sahip olacağını söyler.
Edebali kızı Bala Hatun ile Osman Bey’i evlendirir.
Osman Bey’e bir çok nasihatler verir. Osman Bey’e verdiği nasihatların içerisinde ilme önem vermesi gerektiği yer alır. En büyük düşmanın insanın kendi nefsi olduğu bu nasihatların içerisinde yer alır.
Ahilik teşkilatı ile de içli dışlı olan Edebali, birlik ve beraberliğin sağlanmasında önemli rol oynamıştır.
Mevlana gibi kendisine hoşgörüyü ve sevgiyi ölçü edinmiş bir insanın sohbetlerinde bulunan Edebali’den de başka türlü davranması beklenmez. Kendisi de sevgiyi, hoşgörüyü ve ilmi yaymış bir ışık kaynağı olmuştur.
Edebali uzun bir hayat sürmüş ve tahmini 1326 senesinde vefat etmiştir. Naaşı Bilecik’e defn olunur.
Yaşamı ilim ile geçmiş bir insan, hepimizin imrenmesi gerektiğini zannedersem sadece ben düşünmeyeceğimdir. Her insan Edebali gibi insanlara pozitif enerji vermeyi ve ışığı bitmeyen bir mum gibi etrafını aydınlatmayı isteyecektir.
Şu anki kişisel gelişim uzmanlarının anlatmış olduğu şeylerden birisi de” geçmişte yaşamış kişilerin hayatlarından örnekler almak olduğu” şeklindeki ifadelerdir. Edebali’de örnek alınması gereken bir alimdir.
Hepinizin pozitif enerji taşıyan ve mutlu bir şekilde hayatlarını sürdüren bireyler olarak yaşamanız temennisiyle…