Lütfi Şahin

Osmanlı Sarayındaki Muhteşem Organizasyon Kültürü

Lütfi Şahin

Dünya’ya 6 asırdan fazla bir süre hükmetmiş bir medeniyet…Osmanlı ve Osmanlı’ya ait büyük bir medeniyet. İlimin ve adaletin çok güzel yaşandığı bu medeniyetten Dünya çok şey öğrenmiştir. Bu gün bile Amerika Senatosu, Osmanlı tarzı bir yönetime sahiptir. İlk uçan insanın Osmanlı’da olması, ilk robotu yapanın Osmanlı’da olması, ilk mikrobu bulanın Osmanlı’da olması…bunlar rastlantı mı? Tabi ki hayır…
Dünya’ya ilmi ve adaleti yaymış olan Osmanlı her şeyi düşünmüş ve her konuda titiz davranmıştır. Bırakın fakir insanları düşünmeyi, aç kurtları ve hayvanları doyurmak için bile vakıflar kurmuşlardır.
Peki bu medeniyetin yönetiminin yapıldığı yer, yani sarayı nasıldı? Muhtemelen hepinizin merak ettiği ve bizlerinde, sizlerinde okudukça doyuma ulaşan bilgi birikimi içerisinde kabarık bir dereceye sahip dizeler bütünü.
Genel çerçeveler içerisinde ele alındığında Osmanlı’da saray teşkilatı üç ana bölümden oluşmaktaydı. Bu kısımlar:
-Dış kısım (Birun)
-İç kısım (Enderun)
-Harem-i Humayun
Birun adı verilen kısım çok çeşitli işlerden sorumlu olup, her bir iş için ayrı memur tayin edilirdi. Memurları sadr-ı azam tayin ederdi. Bu memurların başında ilmiye ve birun ağaları denen ağalar mevcuttu.
Sarayın iç kısmı denilen Enderun kısmı ise 2. Murat tarafından kurulmuş olan bir mektepti. 6 odadan oluşan bu mektebe önceleri sadece devşirme çocuklar alınıyordu. Kanuni’den itibaren türk çocukları da bu mektebe alınmaya başlamıştır.
Zamanın en büyük siyaset adamları ve üst bürokratları bu Enderun mektebinde yetişmiştir. Devşirme çocuklarının alınmasındaki amaç hem kan bağı taşımadıklarından dolayı adil kararlar almaları ve hem de zeki çocukların heba edilmemeleridir.
Bu günün gelişmiş ülkelerinin eğitim modellemesi de bu modele uymaktadır. Amerika’ya bir çok ülkeden zeki çocuklar gelmekte ve bu zeki çocukların geliştirdiği teknoloji ve bilim, Ameri’kayı güç haline getirmektedir.
Osmanlı uyguladığı testler ile bu devşirme çocukların arasından zeki olanları seçmiş ve bu çocukları enderunda yetiştirmiştir. 6 odayı geçemeyenler heba edilmemiş ve geri görevlere verilmiştir.
Tamamen çocukların ilgi ve istidatlarına uygun bir eğitimin kaliteli hocalar tarafından verilmesi sonucu süper yeteneğe haiz bireyler yetiştirilmiştir. Sadece teoride kalmamış, aynı zamanda çocuklara bizzat uygulamalı eğitimde verilmiştir.
Art niyetli insanların hayalini süsleyen şeylerden birisi Osmanlı’yı yönetenlerin zevke ve sefahata düşkün olduğunu ispatlamak ve bu ispatlarını yapmak içinde Harem-i Humayun denilen yeri örnek vermek istemeleridir. Osmanlı bu haremlerde bulunan kadınlara hiçbir zaman kötü gözle bakmamıştır. Savaşlarda esir düşen kadınlar ve padişaha hediye edilen cariyelerden oluşan bu haremde, kadınlar eğitimden geçirilmiş ve büyük düğün hediyeleri ile evlendirilmiştir. Osmanlı esirlere bile kötü davranmamışken, esir düşmüş kadınlara kötü davranacağını düşünmek büyük bir yanlışlık olur.
Bu haremde padişahın eşi, kızları ve oğlan çocukları da bulunurdu. Cariyeler büyük bir eğitimden geçirilir ve en yetenekli olanları padişaha hizmet ederdi.
Tarih boyunca hiçbir medeniyet 6 asır boyunca bu büyüklüğe sahip topraklarla yaşamamıştır. Osmanlı bunu sadece sarayında değil, tüm ülkesinde uyguladığı organizasyon sayesinde sağlamıştır. Hiçbir şey boş ya da boşuna değildir. Mısır’da geçen olayları anlatan “Minyeli Abdullah” adlı romanda bir ifade her şeyi apaçık ortaya koymaktadır:
-Bizlerin bırakın o tarihi yaşamayı, yazmaya bile gücümüzün yetmediği bir medeniyet olan Osmanlı…
LÜTFİ ŞAHİN
www.lutfisahin.com

 

Yazarın Diğer Yazıları