Latife ÖGE AKIN

Yeşil tuttum, Allah 1

Latife ÖGE AKIN

Suriye’de yavaş yavaş sular duruldu. Cezaevlerinde tutuklu esirler salıverildi. Esirlere yapılan insanlık dışı işkenceler tüm dünyanın önüne fırlatıldı… 

Yetkili abilerce 2011 yılından bu yana kayıtlı 4 milyon Suriyelinin Türkiye topraklarında sığınmacı olarak kaldığı iddia edilse de kayıt dışılarla bu rakamdan çok daha fazla sığınmacı olduğu hepimizin malumu. Işık hızıyla yarışır, payitahta veliaht doğururcasına çoğalmalarını kayıt altına alamayacak pasiflikte olduğumuzu da söylemeye gerek yok. Hadi söylememiş olalım… 

Hele hele kamyon kasalarından çil tavuğu gibi nasıl ülkeye giriş yapıp araya kaynadıklarını, nasıl bayramlaşmaya ülkelerine gidip sonra keyifle geri döndüklerini falan söylemek çok yanlış olur. 

Hani yetkili abiler vardı ya onlar vergi verdiklerini söylediler mesela, verdiler tabi, tüm kanunları tanıyıp, “usulüne uygun” açtıkları iş yeri varsa vergilerini de babalar gibi verdiler. 

Bazı yetkili abiler Suriyeliler olmasa çalışacak adam bulamayız derken bunu söyleyecekleri günün planlarını taaa uzun yıllar önce değil hemen şurada 15-20 Qyıl önce eğitimde yaptıkları olağanüstü devrimlerle, ilk ve orta öğretimi birleştirip, imam hatipleri yüceltirken meslek liselerini itibarsızlaştırdıklarında, hatta üniversite sınavında meslek liselinin bir adım geriden başlamalarını sağladıklarında yapmışlardı. 1950’li yıllarda köy enstitülerini kapatan zihniyetin mirasçıları tarafından eğitim hayatının ipi çekildi. Ya cemaatçisin. Ya da üç harflilerde kasiyerlik yapmaya aday. Bu ülkenin 10-15 yıl boyunca yetiştirdiği gençliğin çöpe çevirdikleri hayatının üzerine kurulmuştu Suriyelilerin saltanatı. 

Bizim gençlerimiz beyinleri uyuşturulmuş, kültürleri ve hatta edep ve ahlakları yozlaşmış, elinde özgüven dışında bir numarası olmayan diploma ile vasıfsız, niteliksiz, akılsız, fikirsiz, hedefsiz, amaçsız hale getirilirken olan iş sahası da parsel parsel dağıtıldı. Parsellerden biri cemaatçilerin kontenjanına, biri torpilli beyzadelere, biri sığınmacı vatansız etiketiyle “mağdur”cuklara… Bir de vergi kaçıranı güya yargılarken deryalar kadar vergi borcu silinenler var ki hiç girmiyorum bu konuya. 

Neyse dağılmayalım, neresinden tutsak elimizde kalan güzelim ülkemin başına gelenlere dalıp konudan uzaklaşmayalım. 

Hasılı saygıdeğer okuyucu, biz küçükken sokaklarda oyun oynardık, oyunda bir emrivaki yapmak isteyen, ne bileyim aç kapıyı bezirganbaşı oynarken mesela birinci olmak isteyen “birim yeşil tuttum Allah 1” derdi. O öyle söyleyince diğerleri tek kelime etmez, birincilik bu arkadaşın olurdu. Bu önüne geçilmez bir kuraldı. Kimse karşı çıkmazdı. 

Şimdi Suriye’de onca işkenceyi çeken garibanlar, savaşan, aç susuz kalanlar,  inançla bir gün gelecek galibiyeti bekleyenler, zafer sevinciyle başları dönmüş halde iken bizim buradan gidecek olan uyanıklar tıpkı oyundaki gibi yeşil tuttum Allah 1 deyip çökecek oraya. 

Bu arsızlar burada yedi yedi semirdi, şimdi gidip oradakilerin başına da bela olacaklar. 

Bir çoğu gitmeyeceğini net bir şekilde beyan ediyor. Burada düzenini kurmuş, iş yerini açmış, istihdam bile sağlıyor. Neden gideyim diyor. (Şşş sen asgari ücrete yapılacak zama sevinemeden önce çarşıya pazara gelen zamlarla boğuşan, emekli ikramiyesiyle kredi kartı borçlarını kapatıp aç ama borçsuz olmayı hayal eden dayı, onlar mümin kardeşimiz, sen uyu boşver, pişşş pişş pişşş) 

Oğlan yedi oyuna çoban yedi koyuna… Haydi bakalım düşünüverelim bir zahmet bunca sürede kim zararlı kim karlı. Kim ihya oldu, kim pul oldu… Kim kahraman oldu, kim mağdur oldu… Yırtılan kimin yakası…. Taş kuyuda, kim attıysa attı, çıkaracak 40 akıllı çıkar mı acep…?

Yazarın Diğer Yazıları