Latife ÖGE AKIN

Yazıklar olsun bize...

Latife ÖGE AKIN

Neresinden başlanır bu yazıya bilmiyorum… Hissettiğim duyguyu anlatamıyorum. Üzüntü, öfke, çaresizlik, kendinden nefret etmek, dünyadan nefret etmek, insanlardan nefret etmek… Daha bi sürü duygu aynı anda dönüyor varlığımda…

Bu güne kadar Konya basın camiasının vefasızlığı ile ilgili çok kişi, çok fazla sayıda yazı yazmıştır. Çok fazla kişide ispatlanmıştır bu durum. Çok kişide vefasızlığına şahit olduk bu sektörün… Kimsesiz gibi göçüp giden çok… Bu sektöre yıllarca emek verip, iki lokma ekmeğini bu sektörden kazanıp, karın tokluğuna sömürülüp, biraz yaşlanınca bir köşeye terkedilen, bir süre sonra dünyadan göçtüğünde ise bir kaç süslü cümleyle  defnedilip, samimiyetsiz samimiyetsiz hüzünlü yüz maskeleri ile uğurladığımız çok kişi oldu.

Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun bir İhsan Kayseri’miz vardı hangi basın mensubu ne zaman nerede vefat etmiş hatırlar, yıl dönümü yaklaşan kişiyi sevgili ağabeyim Mustafa Güden’in yanına gelip, “Mustafa’m falancanın ölüm yıldönümü, bir organize ediver de mezarı başında analım” derdi…

Bu vefa da onunla birlikte toprağın altına sırlandı…

Geçtiğimiz günlerde Konya basın camiasına gerek parti bünyesinde, gerek belediyelerde, gerek basın kuruluşlarında yıllarca emek vermiş kardeşimiz, güzel insan Şerif Onar acı bir şekilde göçtü bu yalan alemden…

Belediyede sohbet edip, gülüştükten sonra odasına gittiği, odadan bir ses geldiği, masasına bıraktığı bir notla canına kıydığı duyuldu. İşi cümle kurmak olan bu adam ne derdi vardı ki cümleye dökemedi. Böyle zamanlarda dedikodu çok olur. Çirkin kalpli insanoğlu böyle olaylar üzerinden prim yapmaya bayılır… Ne kadar doğru bilinmez maddi sıkıntıları olduğu söylendi. Eğer doğru ise vah gidene… Eğer doğru ise vah kalana…

İnanmak istemiyorum, bu yüzden olamaz diyorum. Bildiğim kadarıyla 3 çocuğu vardı, eşinin hamile olduğunu biliyoruz. Değmezdi diyorum.

Bir kez olsun bir tek kişinin kulağına kar suyu kaçırmamış olamaz diyorum.

Çok gururlu biriydi Şerif abi. Çok beyefendi, naif, mütevazi, herkes ile arası iyi, herkesin çok sevdiği biriydi. Derdini anlatmaz, içine kapanık, kendi halinde, çalışkan biriydi. Ama hiç mi bir dostu yoktu? Hiç mi derdini ufacık da olsa bilen kimse yoktu? Ailesini tanımıyoruz ama eminim bilseler onlar da elinden geleni yapar bu sonuç olmasın diye ellerinde avuçlarında ne varsa ortaya koyarlardı.

İnanıyorum ki belediyede böyle bir sorunu olduğu bilinse çözülürdü. İnanıyorum ki basın camiasında böyle bir sorunu olduğu bilinse çözülürdü. Nankörlük yapanlar olsa da cemiyet başkanımız Sefa Özdemir’in buna benzer sorunu olan çok kişiyi el altından, kimseye duyurmadan sorununu çözdüğüne defalarca şahit oldum.

Demem o ki; değmezdi be abi… Değmezdi… Şayet bu söylenti yanlış ise de hiç bir şey senin canından daha kıymetli değildi. Hiç bir şey eşinin, evlatlarının sensiz kalması kadar acı değildi. Ailenin yaşadığı evlat acısından daha büyük acı değildi… Bizler sana gerektiği gibi dost olamadık, olamamışız… Derdini paylaşacağın, sıkıntını açacağın dostlar olamamışız… Yüklerine omuz verecek yüreğimiz yokmuş… Şimdi sen gittin ya ardından ne söylesek boş… Allah sana rahmetiyle, merhametiyle muamele eylesin… Sana kendini bir başına hissettirdik, hayatın karşısında yalnız hissettirdik, affet bizi…

Vefasız basın camiası içinde vefayı unutmayanlara ve ailesine baş sağlığı dilerim…

Yazarın Diğer Yazıları