Salgınlar insan eliyle mi yapılıyor?
Latife ÖGE AKIN
Tarih boyunca salgın hastalıklar bazen bir kavmi yok etmiş, bazen imparatorluklar kırmış. İnsanlık tarihinde önemli değişikliklere sebep olan salgın hastalıklar kimi zaman ticaret ve tacirler yoluyla kimi zaman savaşlar ve seyyahlar yoluyla yayılmış.
Veba, şarbon, çiçek, tüberküloz, uyuz, cüzzam ve daha nice hastalık insanoğlunu korkunç yaşanmışlıklarla tehdit etmiş.
Bazen fakirliğin, bazen temizlik kültürünün eksik oluşunun, bazen batıl inanışların, bazen yanlış uygulanan geleneksel tedavilerin sebep olduğu salgınlar tarih boyunca topluluklar için en güçlü ve ürkütücü tehdit olmuş.
Bir zamanlar teknolojik imkanların gelişmemiş olması ile insanoğlunu tehdit eden hastalıklar şimdilerde bir savaş unsuru olarak kullanılıyor.
İnsanoğlu, sağlık sektörünün ticari boyutları şifa boyutunun önüne geçtiğinden bu yana, ilerleyen teknolojiyi hastaların ümitleri ile harmanlayıp ticari çıkar kaygısı için kullanmaya başladı.
Bunun yanı sıra adeta birileri bizleri kafeslerdeki hayvanlar gibi deney amaçlı kullanıyor. Önce bir salgın patlayıveriyor ardından ilacı ve aşısı duyuluyor. Salgınlar mutasyona uğruyor ya da uğratılıyor. Derken yeni bir ilaç türü, aşı vs.
İşin ticari boyutu bazen masum bile kalabiliyor. Nasıl mı? İnsan sağlığı ülkelerin çıkarları, toprak kaygısı, dünyayı ele geçirme hevesi, güç ve hırs yüzünden hiçe sayılıyor. Güç denemesi yapılıyor üzerimizde. Deneme yanılma yoluyla adeta bir savaş oyununun içine çekiliyoruz. Öyle bir noktaya getiriyorlar ki, mecbur bırakıyorlar.
Filler tepişiyor, çimenler eziliyor.