Latife ÖGE AKIN

Öze dönüş-1

Latife ÖGE AKIN

Yıllardır kronikleşen bir rahatsızlığım var, demir eksikliği ve bununla gelen kansızlık. Kullandığım ilaçların, iğnelerin, serumların, damar yoluyla demir yüklemelerinin haddi hesabı yok.

Biraz beslenme eksikliği ile de bağlantılı. Et ve yumurta tüketmediğinizde geri kalan hiç bir gıda bu eksikliği tamamlamaya yetmiyor.

Özellikle kadınlarda genel bir problem kansızlık.

Bir de moda hastalık b12 düşüklüğü. Ayağım ağrıyor b12 eksikliği, başım zonkluyor b12 eksikliği, unutkanım b12 eksikliği, kaynanam yemeğimi beğenmiyor b12 eksikliği, komşum üzerime halı çarpıyor b12 eksikliği. Abartmıyorum evet bu iş bu boyutlara geldi. Ya sağlıkçıların kolayına gidiyor, el altında tuttukları bir etiket. Ya ilaç sektörünün bulduğu yüzyılın icadı bir hastalık, ya gerçekten doğru söylüyorlar, ya da ya da diye uzayıp gider liste.

Hal böyle olunca bir de alternatif tıp deneyelim dedik. Eşim sağolsun harnup pekmezi, keçi boynuzu pekmezi, zencefil, zerdeçal vs elinden ne geliyorsa hazırlayıp hazırlayıp hem kendisi içiyor hem bana içiriyor. Ancak bir türlü toparlanamadım.

Büyükşehir belediyesi tarafından düzenlenip harika bir görünüme kavuşan eski buğday pazarı içinde bir aktara arkadaş tavsiyesi üzerine gittim. 

İçerisi adeta şifa deposu.

Yüce yaradan tüm kainatı biz insanoğlu İçin yaratmadı mı? Bundan daha güzel kanıt mı var? Tüm doğa insanoğluna olmuş olacak her türlü derdin dermanını içinde saklıyor.

Eskiden tıpın ilerlemiş olmadığı yıllarda insanlar daha çok araştırıyor, otlarla çöplerle derdine derman bulmaya çalışıyordu.Elbette teknoloji düşmanı değilim. Elbette modern tıbba saygım sonsuz. Allah dert verip derman aratmasın. Ama kimse kusura bakmasın geleneksel tedavi yöntemlerinde çok işe yarar şeyler var. Bu kadim bilgilerin şifa arayan insanlara eğilip bükülmeden en doğru haliyle iletilmesi ve yüzyıllar boyu uygulanan yöntemlerin kimyasal ilaçlarla tedavi metodlarına meydan okuması benim için müthiş bir güç.

Ancak bu sektörün de fırsatçıları, cambazları ve sahtekarları var. İnsanlar doğala yönelmişken, özüne dönmeye çalışırken bu fırsatçılar olmasa olmazdı zaten. Öyle değil mi?

Saçma sapan tütsüler, kürler, macunlar bazen hastalığına şifa arayan insanların daha kötü ve ölümcül hastalıklara tutulmasına sebep olabiliyor.  Bilinçsizce içilen bitki çayları, içinde ne olduğunu bilmediğimiz uyduruk macunlar böbrek ve kalp yetmezliğinden, karaciğer hasarına, dalak büyümesinden var olan kitle, kist, lezyon ve nodülllerin çoğalmasına kadar bir çok ağır tahribatlara sebep olabiliyor.

Bu konu ile ilgili bugünlük bu kadar diyelim, haftaya daha detaylı ve işin ehli olan ağızlardan tehlikeleri yazalım. Şifa ararken sağlığımızı tamamıyla kaybetmeyelim.

Yazarın Diğer Yazıları