'Narin' (Kısasta hayat vardır)
Latife ÖGE AKIN
Günlerdir hayat bizi farklı telaşlarla oyalasa bile yüreğimizde bi yer hep Diyarbakır’dan gelecek güzel haber için umutlanıyordu. En gamsız insan bile eminim umutla kulak kabarttı haber bültenlerine…
21 Ağustos’ta kaybolmuştu 8 yaşındaki Narin Güran. Diyarbakır’ın Bağlar ilçesine bağlı Tavşantepe Mahallesi’ndeki evinden Kuran kursuna gitmek için ayrılmış, camiden çıktıktan sonra da en son 18.47’de bir kız arkadaşı tarafından görülmüştü. O günden bu yana hem köy hem de çevresi özel ekipler tarafından defalarca aranmış ancak tek bir ize bile rastlanmamıştı.
Ve sonunda aslında hepimizce malum olan umutlarımızın arasında sinsice bekleyen acı haber geldi… Küçük Narin’in cansız bedeni bulundu…
Ön otopsi raporuna göre boğularak can vermiş, boğazında çeşitli lezyonlar olduğu, ayaklarında çok sayıda kırık olduğu hatta bazı haber sitelerindeki bilgiye göre bacağının kopuk olduğu ve kaval kemiğininde çuvalda olduğu, yaklaşık 15 gündür suda olduğu tespit edilmiş. Ne acı… Nasıl büyük bir acı… Çok canın yandı mı ölmeden önce güzel kuzum. Nasıl dayandın küçücüğüm…
Dün cenazesi ailesine teslim edilen Narin’in yetişkin tabutuna konulması cesedin ne halde olduğu ile ilgili düşündürüyor. Baş ucuna iliştirilen duvağı anlayabilmiş değilim. 8 yaşında bugün okula başlaması gereken küçücük kız, canice çalınan hayatı, tabutuna konulan duvak… Ülkece ruh halimizin resmini gördük dün…
Olayla ilgili arama çalışmaları kapsamında, mahalledeki evlerde arama yapıldı. Toplamda 12 bin 565 araç arandı, 130 kişinin ifadesine başvuruldu, 32 bin 952 kişi kontrol edildi, 7 iz takip köpeği ile 11 bin dönümden fazla alan tarandı. Annesi, babası, 2 ağabeyi, 3 amcası ve daha evvel tutuklanan amcasının eşi dahil toplam 24 kişi göz altına alındı. Aile üyelerinden bazılarının tüm telefon yazışma ve arama kayıtlarını sildiği bilgileri ise olayın aile içi bir hesaplaşma olarak yorumlanmasına sebep oldu.
Küçük Narin’in namazını kıldırmak üzere 5 imamın hazır bulunduğu cenazede imamlardan birinin sözleri durumu özetliyor; "Bugün burada musallada yatan bizim vicdanımızdır, insanlığımızdır. Cenabı Hak bizleri vicdan sahibi, ahlaklı insanlardan eylesin. İnşallah toplum olarak insanlığımızı yeniden gözden geçirir, hatırlarız, ahlaklı bir toplum olma yolunda ilerleriz. Narin cennettedir, masum bir yavrumuz katledildi. Emin olun cennette. Bunu yapanlardan hesabı sorulacaktır. Benim korkum bu yavrumuzun cenazesini kılıyoruz, ahirette nasıl hesap vereceğiz. Bunu yeniden gözden geçirmemiz lazım" dedi.
Henüz faili bilinmesede annenin babanın masum olduğuna inanmak istiyorum. Amcasının abisinin masum olduğuna inanmak istiyorum. Çünkü artık geleceğimiz için korkuyoruz. Evlatlarımız İçin korkuyoruz. Kime güvenelim, kime inanalım.
1 buçuk yaşındaki Ecrin Kurnaz, tandırda cesedi bulunan 5 yaşındaki Eymen Sadık Duran, 4 yaşındaki boncuk gözlü kız Leyla Aydemir, 8 yaşında diri diri gömülen Hasret Karakoç, adi bir sapık tarafından tecavüz edilip öldürülen Irmak… Son olarak da küçük Narin… Son olur mu sahiden? Son olması için ne yapılıyor mesela. Caydırıcı cezalar iyi hal indirimi ile süsleniyor, nasıl olsa cezaevinde onun hesabını görürler diye diye vahşice orman kanunlarından medet umar hale geliyoruz.
Allah (C.C.) Kur’an-ı Kerim’de “Kısasta sizin için hayat vardır, ey akıl sahipleri, umulur ki sakınırsınız” (Bakara suresi 179. ayet) çözümü net şekilde gösteriyor.
“ Kısasta hayat vardır”
Başka türlüsü bu olayların önüne kesmeye yetmeyecek. Çözümü net ve basit. Üstelik kusursuz yaratan tarafından bize gösterilen şekilde çözemediğimize göre biz ya müslüman değiliz ya da akıl sahibi değiliz.
Sonumuz hayrola diyorum da bu gidiş hiç hayra âlâmet değil vesselam…