Konya'ya kurban olun…
Latife ÖGE AKIN
Uzun süredir tv programlarını tefe koymuyordum. Ama ihtiyaç hasıl oldu.
Günlerdir gündüz kuşağı programlarından birinde, Konya’da 24 yaşında intihar süsü verilerek katledilen 3 çocuk annesi Sıdıka Çelik’in hikayesi anlatılıyor.
Ondan önce Akşehir’de sözde çok namuslu kocası tarafından kıskançlık gerekçesiyle öldürülen Bedriye Kılıç konuşuldu.
Bir süre önce bir tetikçinin yanlış evi basmasıyla korkunç bir şekilde evlerinde kurşuna dizilen Necla ve Metin Büyükşen çifti tüm Türkiye’yi dehşete düşürdü.
Yine annesinden kaçırmak için 12 ve 14 yaşındaki 2 çocuğunu günlerce konteynırda saklayan vicdansız bir baba…
Bugün yine Konyalı bir !!!hanımefendi!!! diyaliz hastası eşinden başkasına aşık olması sebebiyle ayrılmak isteyen ancak kaçınca zaten eşim buraya başvuracaktı, siz bulmadan ben çıkıp anlatayım diyen bir kadın…
Yetmedi Beyşehir’de 13 yaşındaki kız çocuğunu süsleyip püsleyip parmağına nişan yüzüğü takmaya çalışan büyükleri dehşetle izledik.
Konya’nın adı gündüz kuşağı spotlarından eksilmez oldu.
Yaşanan olayların her biri insanlığa sığmayacak nitelikte. Hiç bir insan kusuru ne olursa olsun başka bir insan tarafından öldürülmeyi hak etmez. Hiç bir insanın kendince kusur gördüğü şeyler nedeniyle başka bir insanın canına kast etmeye hakkı olamaz. Bu dinimizce de böyledir, vicdanen de… Küçücük bir kız çocuğu “büyük gösteriyor diye okutmak istemedik, 13 değil 14 yaşında zaten, sevdiler kaçmasın diye nişanladık” gibi şuursuzca sebeplerle suistimale ve istismara terk edilemez… Ona bunu layık görene anne baba denmez…
Buna benzer olaylar tüm Türkiye’de yaşanabiliyor. Ne yazık ki çatır çatır yıkılan yuvalar, sosyal medya yüzünden dağılan evlilikler, insanların taşı çatlatan yüzsüzlükleri, arsızlıkları artık normalleşmeye başladı. Cehalet tüm gücüyle hala bu topraklarda dört başı mağrur besleniyor. Hala metres olmanın diğer adı kumalık aba altında devam ediyor. Üstelik bunu yapan sadece cahil kesim değil, ne para babaları sözde bir imam nikahıyla (güya gizli gizli) kapatıyor bir kadını… (bunu kabul eden kadın da en az o adam kadar namussuzdur, TDK’da adı metrestir, kapatmadır) Ama aynı sosyal medyada, Konya’ya yıllarca yobaz yaftası yapıştıranlarca bu olaylar da tüm Konya’ya mâl edilmeye çalışılıyor. Her zaman olduğu gibi Konya karalanmaya çalışılıyor.
Konya aile kavramını bilen, mukaddesliğini bilen, vicdanlı, merhametli, Allah’tan korkan, kuldan utanan insanların şehridir. İstisnalar kaideyi bozmaz. Çürük elma her yerde var. Bu bütün şehri karalamak için geçerli bir sebep olamaz. Namusun, edebin, ahlakın ele ayağa düştüğü nice yerler, Bir Fatih’in hatırına, dünyanın gözbebeği olarak anılır.
Batıda, batılılaşma adına gavurun her pisliği normalleşmişken kimse oradaki edebiyle yaşayanları yok sayıp o şehri gavur diye etiketleyemez.
Doğuda kapalı kapılar ardında nice ensest ilişkiler, sübyancı sapıkların günahları varken hiç bir şehire kötü yaftası yapıştırılamaz.
Suç bireyseldir. Herkes kendi cehennemine odunu kendisi taşır. Sonuçları toplumu bağlasa da suç kişiyi bağlar. Kişi kendi yediği naneden, kuyruğu altındaki pislikten kendisi mesuldür vesselam…