Kimileri…
Latife ÖGE AKIN
Yorulur insan, düşecek gibi hissedip bekler dizlerindeki takat hala orada mı anlamaya çalışır.
Gözlerinden korkar, görüyor gibi ama sanki bir pus var.
Kalbi ellerini bebek gibi görse de nasırlar daha bi derin görünür göze…
İnsanlara bakar, herkes ne kadar da kendi telaşında. Kimi mutlu, hayatını güzelleştiriyor, meşgul…
Kimine bakarsın ölümle haşır neşir, toprağa konulacak, yası tutulacak, ardından dua mı edilecek, beddua mı?
Kimi can pazarında azraille pazarlıkta…
Kimi bir hastane odasında meçhule dönmüş yönünü, bekler…
Kimi evlatlarının derdinde, ekmek parası kazanacak, yuvasına götürecek…
Kimisi düşmüş bir zalime uğraşır ha uğraşır… Neresinden çıksam, neresinden kaçsam kurtulsam…
Kiminin denizleri durulmuş, zamanında çekilenlerin hesabının görüleceği günü, karıncaların balıkları yiyeceği günü bekliyor…
Kiminin gözlerine bir perde inmiş, boş bir hevesin, yalan bir hayalin peşinde, balık kavağa çıkacak da hayallerini gerçekleştirecek…
Kimisi hayatın içinde unu eleği bir kenara bırakmış, ahireti bekler…
Kimi de un da benim, elek de benim, sac da benim, senitte benim, dünya bana kalacak zanneder…
Kimisi kalmış koskoca dünyada bir dört duvarsız, oturmuş bir banka, sığmaya çalışır dünyaya… Dünyanın içinde dünyasızlığına yanar… Kalabalıklar akarken etrafında kimsesizliğine ağlar…
Boş bir oda, bazen bir dünya olur, bazen bir mezar… Bazen canlı canlı çiçekler açar cansız beton duvarlarında, bazen beton duvarlar bile ilmek olup geçiverir boğazına…
Eğersin başını, etraftan alırsın gözünü bakarsın bir kez daha kendine… Öyle ya da böyle varsın işte… Dizlerindeki takat bitse de hayat seni koşturacaksa o takati tekrar iade eder fazlasıyla…
Ağlatacaksa yeniden göz verir gözyaşın için… Güldürecekse ne ala göz görmese de kalp güler…
Yani o imtihan illa ki görülecek… Biteceksin, bittiğini zannedeceksin, hayat seni yeniden var edip o cefa süreni yine tamamlatacak…
Şükür de edersin, isyan da… Ama illa illa beklersin kışın baharını… Gecenin gündüzünü… Dedim ya öyle ya da böyle varsın işte…