Eşek kim? Çamur neresi?
Latife ÖGE AKIN
Gündemin hızına yetişilmiyor, Narin olayı günlerce ciğerimizin orta yerinde pişti de pişti.
Dilimizden daha Narin ismi düşmeden, Sıla ateşimize benzin döker gibi harladı yangınımızı.
Ardından öldürülen, yetmez gibi annesinin önüne başı kesilip atılan 2 masum can.
Bir suç makinasının canice katlettiği kadın polisimiz sanki hiç duymadığımız şeyler gibi şaşırttı bizi.
Şimdi de Konya’da 1 yıl içinde tam 10 kez göz altına alınıp serbest bırakılan, 30’dan fazla suç kaydı bulunan bir psikopatın, yardım çağrısı ihbarına giden polis memuru Mustafa Topuz’u sırtından tam 7 defa bıçaklaması haberine şaşırdık.
Asıl şaşılası olan şaşırıyoruz oluşumuz. Asıl şaşılası olan şaşırdığımız şeyleri çok çabuk sindirip, normalleştiriyor oluşumuz. Asıl şaşılası olan hiç ses çıkarmıyor oluşumuz. Asıl şaşılası olan bütün bu olaylarla gittikçe masumiyetini kaybeden vicdanımız. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın kafamız.
Olmadık yerde tıkır tıkır saat gibi işleyen adalet sistemimizin işlemesi gereken yerlerde neden olduğu bilinmez aksayışı. Ömründe adliye karakol görmemiş birinin basit bir sokak kavgası yüzünden yargılanmasına karşılık yağma, gasp, hürriyetinden alıkoyma, yasaklı madde, yaralama vs. vs… Onlarca adi suç kaydı bulunan bir ruh hastasının illa ki büyük bir suça karışmasını beklemek nasıl bir adalet anlayışının ürünü?
Yani eşek olan eşek çamura bir defa basar deriz ya hani, adam bir kere çamura basmış, seslenmemişsin, ikinci kez basmış görmezden gelmişsin, üçüncü kez basmış “bak kızarım haaa” demişsin. Bu adamın durmasını, durulmasını nasıl beklersin? Hangi akla hizmet akıllanacağını düşünürsün? Eşek bile aynı çamura ikinci kez basmazken sen o eşeğe çamura bastı diye ödül gibi cezalar verirsen o eşek çamuru havuz zannedip yüzer. Çamurlu ayağıyla bastığı yerleri temizlemek de adalete düşer ama biz maalesef onu da beceremiyor toplum vicdanı ile temizlemeye çalışıyoruz. Tü kaka diyerek o eşeği utandırmaya çalışıyoruz. Devlet de sırtını sıvazlayıp yok yok şaka diyorlar der gibi cezalar veriyor. Aptala anlatır gibi anlattığımı düşünüyorum ama büyük ve derin anlamlı cümleler kurmak daha anlaşılmaz olacağımı düşündürüyor.
Çocuk eğitimi konusunda biraz araştırma yapıyorum. Çocuğuma nasıl iyi bir anne olabilirim diye uzmanların, pedagogların, çocuk ergen psikiyatristlerin videolarını izliyorum, yazılarını okuyorum. Hepsinin en belirgin ortak görüşü ebeveynin istikrarlı olması gerektiği, kararlı bir duruşun çocukta caydırıcı ve ikna edici bir etkiye sahip olduğu.
Bu çocuk eğitiminde bile bu kadar elzem bir konu iken nasıl olur da hukuk sistemimizde göz ardı edilebilir? Nasıl olurda devlet dediğimiz, yargı dediğimiz olgu bu kadar tavizkar olabilir? Nasıl böyle canilere toplum eliyle örülen duvarlar hukuk, yasa, insan hakları, iyi hal indirimi vs gibi saçmalıklarla yok sayılabilir?
Kimin ayağına taş deyince bu düzene dur denilecek? Neyi neden bekliyoruz?