
Çıplaklığı özgürlük zanneden geri zekalılar
Latife ÖGE AKIN
Çenemi tutayım diyorum. Karışmayım diyorum. Bana ne demek istiyorum. Yemin ederim BANAE demeyi çok istiyorum. Şimdi özgürlük silahşörleri rahatsız olur diyorum. Ama yok olmuyor. Birilerinin söylemesi lazım. Birilerinin ses çıkarması lazım. Neler olduğunun farkında olmayan sürünün uyandırılması lazım.
Yahu din diye diye, dini el sallaya sallaya uğurluyoruz farkında değil miyiz? Hakikaten mi bu kadar körüz biz. Bu kadar uyuyoruz. Ne yiyip, ne içiyoruz biz? Nasıl kafamızda aklıyoruz? Nasıl izah ediyoruz bunu kendimize?
Hava buz gibi. Ben yaz kış üşüyen biri olarak konuşmaya pek hakkım olmadığını düşünüyorum. Ama dışarıda yüzünü gözünü sarmış insanları görünce diyorum ki; evet hava gerçekten soğuk, sadece ben üşümüyorum. Montlar, botlar, kimisine komik bir eğlence malzemesi olsa da biz kara düzenciler için içlikler. Atkı, şapka, şal… Bürünmüş de bürünmüş insanlar görüyorum dışarıda, hah diyorum tamam, ben normalim, sadece ben üşümüyorum.
Ama bu dışarıda vücut sergileyenleri, kasap tezgahı gibi orasını burasını ortaya dökenleri aklım almıyor. Ne Antalya’da, ne gavur dedikleri İzmir’de ne başka sahil kenarı yerleşim yerlerinde ağustos sıcağında bu derece giyinen yoktur herhalde diyorum. Bu kadar çıplaklığa aç insanın ruhunda neler olduğunu tahayyül edemiyorum. Yahu kızım sizin derdiniz ne? Amacınız ne? Güzel görünmek değil ona eminim, kurbanda kıyma olması için kasaba poşetle götürülen etler gibi oranızdan buranızdan et sarkıyor. Mesele güzellik değil. Şayet öyle ise size bunu kim söyledi, buna nasıl inandırıldınız?
Dikkat çekmek ise amenna.
Beklenti ne sormaya korkuyorum.
Kıskanmak doğamızda var, insan olmanın bence en önemli gereklerinden biri. Ben ailelerin bu durumdan memnun olduğunu düşünmüyorum. Ama beğenmesini umarak giyindiğiniz kıyafetlerle sizi kıskanmayan erkekten ne gibi bir şey bekliyorsunuz? Hemcinsleriniz sizi kıskansın istiyorsanız o da olmuyor maalesef.
Sakın özgürlük vs lafları ile gelmeyin. Bu özgürlük değil. Kış günü kat kat giyindiği halde üşürken birilerinin toplamda 1 metrekare etmeyecek kumaşları giysi diye giyip çıkanın aklından şüphe ederim. İpten kurtulmuş köpekler gibi can havliyle soyunmuş gibiler. Bu özgürlük olamaz. Özgürlük diye anlatılan şey bu değil.
Birilerinin bu gençlerin nasıl bu hale geldiğini sorgulaması gerekiyor. Eğitim sistemi mi? Diyanet ile ilgili eksiklik mi? Kimse sormuyor mu? Ailelerin çocuklarına sözü geçmiyor. Gençler çığırından çıkmış. Amaçsız, hedefsiz, neyi ne için yaptığını bilmeyen bir sığır sürüsü yetişiyor. Gelenek göreneklerinden bir haber, içinde bulunduğu topluma ayak uydurmayı kısıtlanmak olarak algılayan, çıkıntı olmayı özgürlük zanneden. Çıplak olmayı tercih olarak ortaya koyan. Mahremiyetten, öz saygıdan, kişisel alan mahremiyetinden bir haber gençler yetişiyor. Pırıl pırıl bir nesil sürü güder gibi birileri tarafından güdülüyor. Ama bir hacı amca zamaneyi kınarken, kötü derken neden kötü olduğunu merak etmiyor. Bir baba evladının nasıl bu hale geldiğini sorgulamıyor da siyasette Allah, din, iman olsun istiyor. Yahu sen bir dön evladına bak.
Kuran kursları açılıyor, okul öncesi din eğitimleri kursları yapılıyor. Ama gelen nesile bir bakın, ne işe yaramış yapılanlar. İyi ekilen tohum var, amenna, bu işin harmanı nerede, neden kimse sormuyor? Ahlak nerede, din nerede, iman, tesettür nerede? Her şey din adına yapılırken sokak röportajlarında şahadet getirebilir misin diyen muhabire göğsünü gere gere “ben inanmıyorum abi” diyen nesil hangi sistemin ürünü, hangi sistemin hasadı?
İnsan çarşıya pazara eşiyle babasıyla çıkarken utanıyor. Hemcins olarak ben utanıyorum. Erkek olarak onların yerine babam, eşim, kardeşim utanıyor. Erkekler bile tiksiniyor. Bu kızları bu halde olmaya kim, nasıl ikna ediyor peki? Biz neyi yanlış yapıyoruz. Neredeyse moda diye tek alt ya da tek üst giymeyi birileri ortaya atsa kimse sorgulamadan uyacak.
Bırakın her şeyi bir kenara, bizler de bir gün bu durumdan hesaba çekileceğiz.
Özgürlük istediğin okulu okumak, hayalini kurduğun mesleği hakkıyla yapabileceğin iş imkanlarının sunulması, özgürlük istediğin ülkeyi, şehri gidip gezip görebilmek, özgürlük istediğin elbiseyi fiyatını düşünmeden alabilmek, özgürlük fikrin için yargılanmamak, özgürlük okuldan çıkıp iki arkadaşınla bir kafede oturup çikolatalı pasta yiyip, kahve içmek. Özgürlük yılda bir kez de olsa ailenle, çoluk çocuk bir hafta güzel bir otelde kalıp tatil yapabilmek, özgürlük hafta sonunda arkadaşlarınla güzel bir göl kenarında mangal yapıp, şarkılar söyleyip eğlenmek. Özgürlük istediğin camiye girip duanı edip, namazını kılabilmek, özgürlük istediğin kitabı alıp okuyup, fikri uysun uymasın ufkunu genişletebilmene imkan bulmak. Gençlere bu imkanı sunamayanlar, onların beyinlerini bir şekilde yıkayıp, çıplaklığı, ahlaksızlığı, edepsizliği, orada burada ahlak dışı davranışlar sergilemeyi özgürlük olarak kabul ettirmiş. İkna edilmişler. Allah sonumuz hayretsin. Amin….