Zulüm İle Abad Olunmaz
Kerim Toslak
"Haysiyet Kolonisi" isimli bir film izlemiştim 4-5 sene önce. Birkaç gün etkisinde kalmıştım. Aslında filmin senaryosu gerçek bir hikayeye dayanıyordu. Şili'de Diktatör Augusto Pinochet zamanında Nazi artığı bir subayın kurduğu izole edilmiş bir komünde (cezaevinde) muhaliflere insanlık dışı uygulamaları konu ediliyordu. Günlerce etkisinde kalmıştım.
Babalı Oğullu Suriye diktatörleri ile hali hazırda dünyada boy ölçüşebilecekler çok fazla değildir. Pinochet filan masum kalır bunların yanında. Belki Nazi diktatörü Hitler olabilir. Hitler'in kötü şöhretine siyonist diasporanın katkısı olabileceğini de unutmamak lazım. Bir de aynı diasporanının ters yönde çalışmasına rağmen Benyamin Netanyahu olabilir. Okyanus ötesindeki ortaklarını da anmamak olmaz.
Gerçekten dünya ne kadar korkunç bir yer. Hiç bir hayvan türü bunlar kadar hayvanlaşamaz. Kendi türüne bu kadar zarar veremez. Bu kadar acımasız olamaz.
Esat Diktatörlüğünün insan öğütmehanesi "Seydnaya hapishanesi " şimdiye kadar gördüklerinizi unutun dercesine günlerdir ekranlarda bizlere travma yaşatıyor.
Öyle dehşet verici hikâyeler var ki, anlatmaya kelimeler yetmez. Rakamların abartılı olduğunu varsaysak bile, yaklaşık yirmi milyon Suriye nüfusunun yarısı yurt dışında mülteci durumunda iken, içerde kalıp yurt dışına çıkamayan nusayri azınlığın dışındakilerin de büyük bir kısmı Esat Ailesinin zindanlarında işkencelerle öldürülmüş. Kalanların da bir kısmı işkencelerde aklını kaybetmiş, ölüm sırasını bekliyormuş. Ondan dolayı kurtuluşlarından sonrasında, ciddi bir tedavi ve rehabilitasyon sürecinden geçmeleri gerekiyor ki gerçekten kurtulmuş olsunlar.
Televizyonlarda Adıyamanlı Vakkas Orhan'ın anlattıkları ve cezaevinden çıkarılıp Türkiye sınırına bir km kala bırakıldıktan sonra, Türkiye'ye gelişindeki görüntüleri, dehşetin boyutlarının göstergesidir. Anlattıklarının da bir nevi tanığıdır. Vakkas Bey Sednaya Hapishanesinde kalmamasına rağmen hikayesi dehşet vericidir.
Suriyeli Muhalif Yazar Michel Kilo'nun bir röportajında, cezaevinde yaşadığı bir olayı anlattığı bir video var. İzleyen Vicdan sahibi her insan dehşeti görür. Tecavüz sonucu cezaevinde dünyaya gelmiş, hiç güneş, ağaç, kuş, gökyüzü görmemiş bir çocuğa hikaye anlatması istenen yazarın, acı veren çaresizliğidir anlattığı.
İnşaallah bu zulüm bitti. Vesile olanlardan, canı ile malı ile ortaya konulan bu mücadelede yer alan herkesten Rabbim razı olsun.
Bu durum bir hakikati de tekrar ortaya koydu. "Zulüm ile abad olunmayacağını" gösterdi. "Peygamberler, Allah’tan fetih istediler ve her inatçı zorba hüsrana uğradı." (İbrahim Suresi/15.) Ayetinin ifade ettiği bir hakikât de denebilir. Atalarımız boşuna dememiş: "Zulüm ile abad olanın ahiri berbad olur."
İnşaallah Suriye’nin mazlum halkı her türlü fitne ve fesat odaklarının oyunlarını bozarak, birlik ve beraberlik içinde ülkelerine sahip çıkarlar. Özellikle soykırımcı siyonist yapı İsrail+ ABD+ İngiltere şeytan üçgeninin entrika ve oyunlarına karşı dikkatli ve uyanık olurlar. Onların boş durmayacakları aşikar. Bu topraklarda insanı kendi haline bırakmazlar. Bu topraklarda yiğit olmak gerek. Bu toprakların yiğitlerinin de başı her daim belâdadır. Her daim hazır olmak gerek.
Selçuklu/ Konya