Yeni Bir Dünya Savaşı Beklenirken Ümmetin Durumu!
Kerim Toslak
Bir tarafta Ukrayna-Rusya arasındaki savaş, bir tarafta İsrail'in pervasızlığı ve hiç bir kural tanımadan, Gazze'de ve Filistin'de uyguladığı insanlık dışı soykırım, iyi- kötü var olan Dünya'nın dengesini bozmuştur. Hattâ uluslararası toplantılarda 3. bir Dünya Savaşı ihtimalinin ciddi ciddi dillendirilmesine neden olmuştur. 2. Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan dünya sisteminin dengeler altüst olmuş, özellikle ABD ve İsrail'in Birleşmiş Milletlerin bir takım kararlarını takmaması, zaten bozuk ve adaletsiz olan (her halükarda Müslümanları ve zayıfları cezalandırmaya kurgulanmış) sistemi, tamamen işlevsiz hale getirmiştir.
Böylesi bir ortamda İslam dünyasının hali pürmelaline baktığımızda, -Allah korusun- olası bir Dünya Savaşı'nın en büyük bedeli yine Dünyadaki Müslüman toplumların üzerine yıkılacaktır. Çünkü İslam Dünyasına makro ve mikro düzeyde baktığımızda, değil yetmiş iki, yedi yüz yetmiş ikiden bile daha fazla parçaya ayrılmış vaziyettedir. Her parça ve grup, bütünün bir parçası olmaktan uzaklaşmakta ve kaybolup gitmektedir. Onlarca bir birinden farklı ülke var. Halâ da İslam Coğrafyasında bir birine düşman miyatür, butik ülkeler üretilmeye devam edilmektedir.
Bunun sorumluluğunu tamamen dış güçlere yüklemek, insan nefsinde var olan kendini temize çıkarma ve kötü bir durumdaki mesuliyeti başkalarının üstüne yıkma refleksindendir. Yoksa İslam Coğrafyası ezelden beri mezheptir, tarikattir, cemaattir bölük, bölük bölünmeye devam etmektedir. Bu coğrafya dün olduğu gibi bugün de tefrika fitnesinin kol gezdiği, bölünmeye müsait bir coğrafyadır. Bunu bilen elin gâvuru dış güçler de bunu kaşıyarak, kendileri lehine gayet güzel kullanıyor. Filistin dediğimiz yerde bile onlarca ifade edilecek bir birinden farklı gruplar oluşmuştur.
Soykırımcı Siyonist İsrail bunların tamamı olmasa da bazılarını şu veya bu şekilde kendi lehine kullanmaktadır. Hattâ bir birlerini yesinler bitirsinler diye Gazze'de ve Batı Şeria'da bir birine düşman iki butik devletçik bile kurulabilir..
Filipinler'den Bosna'ya, Dağıstan'dan Kongo'ya, hattâ azınlık durumunda bulundukları Almanya’dan ABD'ye, Japonya'dan İngiltere'ye Dünyanın her yerinde böyledir. Bir çok yerde camileri bile ayrıdır. Her coğrafyanın ve her ülkenin dış güçlerin hizmetinde ve emrinde onlarca FETÖ'sü vardır.
Çünkü Müslümanım diyen insanların çoğu okuyup, düşünüp, sorgulamıyor. Özeleştiri yok. Temyiz kabiliyeti (sorgulayarak, delilleri kullanarak iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan ayırma kabiliyeti) dumura uğramış bir kitle. Daha çok uçan-kaçan, saçma-sapan, aslı-astarı olmayan rivayetlerle gelen hikaye ve efsanelere inanmak, insanlara kolay ve hoş geliyor. Toplumsal yapı buna teşne. Bir çok insan düşünmeyi, aklını kullanmayı, böylesi konulara kafa yormayı ya lüzumsuz görülüyor ya da kafa konforunu bozmak istemiyor. 'Fikir Çilesi' çok ağır geliyor. Herkes göze alamıyor. Yüce Allah gönderdiği Kur'an- Kerim'de "okumayı, düşünmeyi, aklını kullanmayı" emrettiği halde yapmıyor. Allah'ın kendisine bahşettiği kafasının içindeki beynini, kendisini rahatsız edici bir yük olarak gördüğü için, birilerine teslim ediyor. Kendisi adına birileri kullanıyor. Bu da çoğu zaman kullanan kişi tarafından içi veya dış piyasada pazara sürülüp satılıyor. Satıcı pazarlık masasına oturduğunda kendisine teslim edilen kafa sayısına göre fiyat söylüyor. Yani bölünme ve parçalanma, amip gibi çoğalma, birilerin işine de yarıyor.
Birazcık düşünüp, aklımızı kullansak Allah ve Resulü'nün sözüne kulak verip teslim olsak sonuç çok farklı olacak.
Buyurunuz Allah ve Resulü ne diyor okuyalım:
"Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın; bölünüp parçalanmayın. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman idiniz de Allah gönüllerinizi birleştirdi ve O’nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi Allah kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle açıklıyor ki doğru yolu bulasınız.(Ali İmran Suresi 103)
Cemaatte rahmet, ayrılıkta azap vardır” (Müsned-i Ahmed, 4:145)
Selçuklu/Konya