Tahterevalli demokrasisinde Al Trump'ı Vur Harris'e
Kerim Toslak
Amerika seçimleri birkaç aydır dünya gündemini meşgul ettiği gibi ülkemizi de meşgul etti. Geçtiğimiz salı günü seçimler yapıldı bitti. ABD'de seçimin kazananı cumhuriyetçiler oldu.
Ancak dünyanın diğer yerlerinde ve ülkemizde seçim toto oynayanlardan kim kazandı kim kaybetti bilmiyoruz. Anketlere göre saçım totoyu Kamala Harris'e oynayanlar kaybetti, anket şirketlerinin aksine Donald Trump'a oynayanlar kazandı.
Dünyadaki başta Filistin olmak üzere mazlumlar açısından bakıldığı zaman her iki halde de mazlumlar kaybettiler. Gerek cumhuriyetçilerin gerek demokratların kazanması sonucu onlar açısından değiştirmiyordu. Al cumhuriyetçileri vur demokratlara, al Donald Trump'ı vur Kamala Harris'e, al Kamala Harris'i vur Donald Trump'a değişen bir şey olmaz. Her iki zihniyet için de dünya bir westren film seti. Her iki zihniyet de "bir avuç dolar için" ( bir kaç varil petrol için) dünyayı ateşe vermekten, binlerce insanı, çoluk çocuk demeden katletmekten çekinmezler. Kendilerini dünyanın jandarması olarak görürler ve "kanun benim" diyerek, ne uluslararası hukuku, ne de Birleşmiş Milletleri takarlar. Hepsinin içinden geçerler. Hele konu Yahudiler olunca, Siyonist İsrail olunca, gözleri döner. Siyonist israil aşkına anadan yardan geçerler. Her türlü kutsallarını çiğnemekten çekinmezler. Sözlerini yerler. Tükürdüklerini yalarlar. İki partili ABD'ye özgü tahterevalli demokrasinin dünyaya ve insanlığa getireceği bir hayır yoktur. ABD bürokrasinin kılcal damarlarına kadar sızmış, ABD yönetiminin beynini işgal etmiş Siyonizm virüsü bu inişli çıkışlı tahterevalli sisteminin tek kazananıdır. Ondan dolayıdır ki; Filistin'de, Gazze'de Siyonist İsrail zulüm devam edecektir. Elin gâvurun'daki seçimin sonuçları bizi pek ilgilendirmesin. Şu kazanırsa şöyle olur, bu kazanırsa böyle olur diye beklentiye girmek nafile. Gâvurdan insaf beklemek, insanlık beklemek, merhamet beklemek boşunadır.
Başta Filistin olmak üzere bütün İslam dünyası olarak bizler ve bütün mazlum coğrafyalar kendi ayaklarımızın üstünde durabilecek donanıma sahip olmak zorundayız. İlimde İrfan'da ahlâkta kendimize gelmek, düşmanlarından daha iyi olmak zorundayız. Kendi teknolojilerimizi kurup gerektiğinde düşmanlarımızla her alanda başa çıkabilecek donanıma sahip olmak zorundayız. En az onlar kadar üretmek, hatta daha fazla üretmek, hele hele günümüzde teknoloji üretmek zorundayız. Lübnan'da Hizbullah güçlerinin ellerinde, ceplerinde patlatılan cep telefonlarından, telsizlerinden ders almalıyız. Her türlü silah teknolojisinin zirve yaptığı günümüz dünyasında yeryüzünde var olabilmek için düşmanlarımız kadar güçlü olmak zorundayız. Bu bize Rabbimizin de emridir. Kur'an-ı Kerim'de Enfal Suresi 60. ayette bunu emrediyor. "Allah’ın ve sizin düşmanlarınızı ve onların gerisinde olup sizin bilmediğiniz, ama Allah’ın bildiği (düşmanlarınızı) korkutup caydırmak üzere, onlara karşı elinizden geldiği kadar güç ve savaş atları hazırlayın. Allah yolunda harcadığınız her şeyin karşılığı, zerrece haksızlığa uğratılmadan size tastamam ödenecektir." Ayet-i kerimede; "elinizden geldiği kadar güç ve savaş atları hazırlayın" ifadesi ile günümüz savaş teknolojilerinin tümünün anlaşılması gerektiğini de ifade etmeye gerek yok herhalde. Ayet-i kerimede "savaş atları" hazırlayın ifadesi Kur'an-ı Kerimin nazil olduğu zamanlar içindir. Günümüzde atlarla savaşılmayacağını akıl sahibi herkes bilir.
Anamur/Mersin