Sosyal Medya Ahlâkı
Kerim Toslak
Yazının başlığını görünce "sosyal medyanın ahlakı diye bir şey var mı?" dediğinizi duyar gibi oluyorum. Aslında demek istediğim hem sosyal medya platformlarının sahiplerinin hem de bu sosyal medyayı kullananların ahlakından söz etmek istiyorum.
Geçen haftaki yazıyı yazdıktan sonra dikkatimi çeken bir haber düştü ajanslardan. Güney Amerika ülkesi Brezilya'da sosyal medya platformu X ofisini kapatma kararı almış. Haberin içeriğinde "Brezilya’da bir darbe girişimi soruşturmasında, mahkemenin sosyal medya platformu X’ten bazı hesaplara ilişkin bilgi istemesi sonrasında başlayan süreçte, X yönetimi sansür edilmek istendiği gerekçesiyle bu ülkedeki ofisini kapatma kararı almış. Yani sosyal medya platformunun sahipleri demek istiyor ki; "biz istediğimiz ülkede istediğimiz şekilde at oynatırız. Gerektiğinde darbe yaptırabiliriz. Canımızın istediği kişilerin hesaplarını kapatır, paylaşımlarını sileriz. Canımızın istediği ülkelerin koyduğu kurallara uyar, istemediği ülkelerde uymayız. Kimse bize karışamaz." Bu durum onların ahlak anlayışı ve ticari bakış açıları.
Bir de sosyal medyayı kullanan insanların uyumaları gereken ahlaki kurallar ne durumda. O yazımda siyasi hukuki, ahlaki dini açıdan bir takım kuralların olması gerektiğinden bahsetmiştim. Maalesef kuralı- muralı yok. Ormanın bile kendilerine göre bir kuralları vardır. Hani deriz ya, orman kanunu. Sosyal medyada orman kanunu kadar bile kural yok. Tam bir anarşi ve kaos.
Yediğini içtiğini paylaşandan tutun da mahremiyet kurallarını hiçe sayacak şekilde ailenin ve nesillerin geleceğini tehdit eden iffetsizliğin dibe vurduğu paylaşımlara kadar var. Kitleleri infiale sürükleyecek, iç huzuru bozacak, toplumun bir kesimini bir kesimine düşman edip, iç huzuru dinamitleyecek, (gezi olaylarında olduğu gibi) uydurma, yalan paylaşımlar serbest. Devletler milli güvenlikleri için tedbir almaya kalksa yukarıda Brezilya örneğinde olduğu gibi, "yok efendim sansür uygulanmasına izin vermezlermiş."
İnsanların Şeref ve haysiyetini hiçe sayacak şekilde iftiralarla linç edilişini görebiliyoruz. Gazzeli çocukların soykırıma tabi tutulup, siyonist vahşetin her türlü görüntülerinin paylaşımını "Yahudi Düşmanlığı" diyerek sansürleyenler, Gazze'nin alçakça şehit edilen liderlerinin resimlerinin bile paylaşılmasını izin vermiyor.
Bir çok yerde olduğu gibi her türlü fuhuş ve dolandırıcı çeteleri de sosyal medya platformlarında kol geziyor.
Bir yönü ile baktığımızda bu "sosyal medya" denilen şey günümüzde toplumların en önemli baş belası. Her türlü fitne, fesadın kaynadığı, toplumun birlik ve beraberliğini bozabilme potansiyeli olan, aile kurumunu, toplumsal ahlâkı bozabilecek riskleri barındıran, ancak her şeye rağmen vazgeçemeyeceği bir baş belası.
Bize düşen bu alanda da çok dikkatli olmak, bir mü'min firaseti ile faydalı şekilde kullanmak, insanlara yararlı olacak paylaşımlarda bulunmaktır. Bu alanda da ahlâk kurallarına uymak, her alanda olduğu gibi insanların hukukuna riayet etmektir. Aslını astarını araştırmadan, önümüze düşen her şeyi doğruymuş gibi paylaşmamak, insanların şeref ve haysiyetini rencide edecek paylaşımlar yapmamaktır.
Rabbimizin Hucurat Suresinde belirtiği temel ahlaki kurallar olan, "aslını araştırmadan haber ve bilgi paylaşmadan, insanların şeref ve haysiyetini alay konusu yapmadan, ona buna kötü lakap takmadan, iftira ve gıybet yapmadan, her türlü ırkçılığa alet etmeden, barışa, kardeşliğe hizmet amacıyla ıslah edici bir dil" sosyal medya ahlâkımız olmalı. Bu sayede kendimizi, neslimizi koruyabiliriz.
Selçuklu/Konya